1.Bölüm "Virane"

7.3K 212 1.3K
                                    

Ben küçük bir çocuktum, acılarını gözyaşlarına saklayan. Ben küçük bir çocuktum, her daim omuzlarına ağır yükler koyulup ilerlemesi istenen. Ben küçük bir çocuktum, tüm masumiyetini annesinin bir gülüşü için zırh diye kuşanan. Tek dostum olan nefretim ile büyüdüm ve içimde biriktirdiğim tüm nefreti teker teker kusmaya başladım.

●●

Birinci Bölüm"VİRANE"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birinci Bölüm
"VİRANE"

Mevsimlerden karanlık, aylardan gece; yaşamın güzelliklerine dair umudumu kaybettiğim günden itibaren hayata bakış açımdı.

Çünkü içimdeki tüm umutlar aylarca sussuz bırakılan çiçek gibi solmuştu.

İsis Çolpan.

Adaletin terazisine hiç güveni olmayan, kendi adaletini sağlamaya çalışan bir kadındım. Dudaklarımdan dökülen her sözcüğün duvarlara çarpıp tekrar bana döneceği kadar da yalnızdım. Ne bir akrabam ne de her şeyimi paylaşabileceğim dostum vardı. Orada burada her türlü işi yaparak hayatını devam ettirmeye çalışan zavallının tekiydim.

Şimdi ise yayı gıcırdayan eski püskü yatağımda uzanmış, elimdeki krakeri midemi bastırması için dakikalardır zorla kemirirken zihnim pusluydu. Soluklarım boğazıma teker teker diziliyor ve adeta can çekişen iri bir kurt misali beni hırıltılı nefesler almaya zorluyordu. Şeytanın pençeleriyle ara sıra yokladığı günâhkar ruhum, kendisine iyi gelen tek şeyi kaybetmişti.

Buğlem'i .

Hayatımın dönüm noktası diyebileceğim, küçük bedenine rağmen ben de büyük yankılar uyandıran o kız.

Son üç yıldır hayatımda, yanımda, kalbimde ve daha birçok önemli şeyim olan küçük kızı bir ay önce kaybetmiştim. Kalbi taşlaşmış bir insanın içini bile sıcacık edecek kadar hayat doluydu. Bu kış aylarında onu soğuk ve ıslak toprağa koymak bana yeryüzündeki cehennem ateşini yaşatıyordu. Yokluğu öyle acıtıyordu ki canımı, varlığının hayalden ibaret olduğunu bile düşünmeye başlamıştım.

O, koca okyanusun altında nefessiz kalmış gibi boğulan zihnimde güller açan bir bahçeydi. Ne zaman dayanamayacak olsam o bahçeye girer, güzel kokusunu solur ve yaşamak için kendime bir şans daha tanırdım. Bana dair hâlâ bir umudun olduğunu düşünürdüm. Fakat şimdi gençliğinin baharında, avuçlarımdan kayıp giden cıvıl cıvıl bu kızın yalnızca tişörtünü tutabiliyordum. Tırnaklarımı bastırmaktan hilal şeklinde yara olmuş avcumu havaya kaldırdım. Ruhumu ve zihnimi ateşe veren bu manevi acıdan sonra fiziksel acı hiçbir şey hissettirmiyordu. Bilhassa rahatlatıyordu. Elimin dışında kalan, baş parmağımın sol altındaki mührü okşadım.

Üç sene önce, işten çıkmış durağa yürüyorken bir kızın tartaklanışına şahit olmuştum. Apartman kapısının önünde sıkıştırdığı kıza bağırıp çağırıyordu. Binbir küfür ve kavgayla çocuğu def ettikten sonra onunla tanışmıştık. Çalıştığım spor salonunun çevresindeki bir lisede üçüncü sınıf öğrencisiydi. Sonra ara sıra durakta denk gelmeye devam etmiş, samimiyeti ilerletmiştik. Pek insancıl olmasam da, enerjisi beni kendine çekmişti.

Kutsiyet                                                           |tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin