24.Bölüm "Kar Yangını"

1K 40 9
                                    

"Kırmızı bir soluk, kırmızı bir solukla halkalanırken, bütün zamanlardan sesleniyor ölüm: Aşktan başka gerçeklik yok. Her şey dünyada olur. Sevincinizi sevin."

Bağbozumu Şarkıları, Şükrü Erbaş

~Bölüm şarkıları:

•Gözlerinde Bi'yer, Salman Tin

•Gözlerini Kapat ve Kar Yağdığını Hisset, Henry The Lee

•İlk Gördüğümde Anladım, Nalbur

Yirmi Dördüncü Bölüm
"KAR YANGINI"

Kalabalığın içinde yalnız hissetmenin verdiği his tarif edilemeyecek kadar kötüydü.

Etrafım bir zamanlar, yaklaşık iki ay öncesine kadar kalabalıktı.  Herkes gülerken, kahkahalar atarken ben hep daha sakin kalan olurdum çünkü onların güldükleri bende mimik bile oynatmazdı. Hayatın ağırlığından mı yoksa küçükken hep tek başıma olduğumdan mıdır bilinmez, bir şekilde kendimi onlardan soyutluyordum. O kalabalığın içinde bile hep tek hissediyordum.

Geçmiş, geçmişte kalınca iyiydi, güzeldi ama asıl mesele onu orada bırakabilmekti. Ben, bunu beceremediğim için geçmişimi her an tekrar tekrar yaşıyordumUnutmak, hayatı akışına bırakmak istiyordum ama olmuyordu.

Salonda kahkahalara boğulan kişiler benim hiçbir şeyim değildi, Demir hariç.

Demir, hayatımda hem olsun istediğim hem de hiç olmasın istediğim biriydi. Yanındayken kendimi kötü fakat bir o kadar da iyi hissediyordum. Sarıldığında verdiği güvenin yanısıra o güvensizliği de hissediyordum. O benim için çelişkilerin içindeki netlikti.

Tam anlamıyla karışıktım ve ne yapacağıma dair bir fikrim yoktu. Aramızda bir çekim olduğunu inkâr edemezdim, bunun ikimizde farkındaydık ama bu çekim ne kadar doğruydu emin değildim.

Derin bir nefes verirken gözlerimi tavana diktim. Tıpkı son dokuz gündür yaptığım gibi. Göğsümün içinde filizlenen duygular artık kontrol edilemez bir hâl alıyordu ve bunlara isim vermekte zorlanıyordum.

Yataktan kalkıp çantamın içinden Mehmet Amca'nın verdiği, daha doğrusu banka bıraktığı kitabı aldım. Şimdiye kadar okumak için cesaretim olmamıştı ama artık vakti gelmişti. Eskimiş kapağı yavaşça açtığımda nefesimi tuttum.   Karşımdaki yazılar inci gibi ahenkle yazılmıştı. Yatağa tekrar geçtim fakat bu defa yatmak yerine oturdum. Seneyi yazmış fakat ay ve gün olarak belirmemişti.

1987

"Bir keresinde de bir kızı sever gibi olmuştum; bu kız bana söylemişti, her şey gibi aşk da soluklaşır demişti."  diyor Oğuz Atay. Aşk soluklaşır mı sahiden? Aşk, açılmamış şarap, tutkunun yansıyan ışığı gibi değil midir, nasıl yitip gider, solar?

Kutsiyet                                                           |tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin