"İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha fenadır."
Korku, Stefan Zweig
~Bölüm şarkısı: Alışırım Gözlerimi Kapamaya, Manga
On Dördüncü Bölüm
"DİLHUN"Milad sayılan bu gece türlü olayları gebe bırakacaktı.
Şeytan, tohumlarını birer birer rahime yerleştirirken ihaneti ve riyâkârlığı da kanlı avuçları ile altın tepside sunacaktı.
İnsanoğlu yeryüzündeki cehennemi; lezzetli yasak meyvenin yenildiği vakit dâhil, hiçbir zaman bu kadar korkunç yaşamamış olacaktı.Çünkü kötücül duygular bütün benliği bir kere sararsa, insanın kökünü kazımadan, sonsuz bir ızdıraba sokmadan bırakmazdı.
Her geçen saat ile hava iyice kararmış, günaha davet çıkarır hâle gelmişti.
Gözlerim arabanın saatine kaydı. Gece yarısını geçeli yarım saat oluyordu. Oysa ki böyle afili bir kumar partisi gece on ikiden sonra başlar ve sabahlara kadar sürer sanıyordum. En azından filmlerde öyleydi.
Demir'e kısa bir bakış attım. Az önce torpidodan aldığı naneli sakızı hâlâ çiğniyordu. İkram etmişti fakat değil sakız çiğnemek, bir yudum su içersem kusacak gibi hissediyordum. Düşüncelerim tonlarca ağırlık yapıyor, zihnimin her bir köşesine hâkimiyet kuruyordu. Üstümdeki ceketten parfümünün belli belirsiz kokusu geliyordu. Öyle ki, arada bir burnuma değiyor, varlığını hatırlattıktan sonra uçup gidiyordu.
"Zeki'ye ne yapacaksın?" diye kısık sesle sorduğumda yola diktiği bakışlarını üzerime çevirdi.
"Yapmam gerekeni." dediğinde camdaki bakışlarımı yüzüne çıkarttım. Dalga geçtiğini sanıyor olsam da geçmiyordu.
"Bir soru sorduysam düzgün cevap ver." Ters bakışlarımı yüzüne diktim." Ne yapmamı istiyorsun?" Sesi sinirli değil, sitem doluydu. Fakat bu sitem bana karşı olmaktan ziyade, daha çok hayata karşı olan bir sitemdi.
"Onun acılar içinde gebermesini istiyorum." Tehlikeli bir sırıtışla,
"Ona bu dünyada cehennemi yaşatacağım." dedi. Yüzüne bakakaldım fakat bir şey demedim. Aradan kısa bir vakit geçtiğinde saniye saniye artan sessizliği bozan o oldu. Canını sıkkın duruyordu."Bu gece," dedikten sonrası kelimeleri toparlar gibi duraksadı. "İyiydin. Başarılıydın yani." Zihnindeki dağınıklık kendine belirli bir rota çizmiş, hatta cümlelerine bile yansımıştı.
"Zorundaydım." Sorgular bakışlarının birer ok gibi üstüme saplandığını hissettim.
"Hiçbir şey için zorunda değilsin. Nereden çıktı bu?" Dudaklarımın arasından alay dolu bir ses firar etti. İlk defa sessiz kalmadım. Belki de içimdeki acıyı birer birer paylaşmak istediğimden midir bilinmez, susmadım.
"Ölümünün," dedikten sonra sertçe yutkundum. Kelimeler ağzımda büyüyor ve kesif bir tat bırakıyordu. "Halı altına süpürülmesine asla izin vermem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutsiyet |tamamlandı|
Teen Fiction+18 ögeler barındırmaktadır; şiddet ve cinsellik. ~ "Sen," diye fısıldadım gecenin şavkında. Vücutlarımız ahenkle birbirine çarpıyor, aynı zevki kucaklıyordu. Boynunu kokladıktan sonra derin bir öpücük kondurdum. "Beni önce yaktın, sonra küllerimi...