22.Bölüm "Karmakarışık Adeta Sarmaşık"

849 42 5
                                    

"Gelecek ve geçmiş, içine yalnızca karanlığın ve gölgelerin akın ettiği boş bir ayna gibi birdenbire açılmış, kendisine bakıyordu."

Hayatın Mucizeleri, Stefan Zweig

~Bölüm şarkıları:

•Şimdi Biraz Uyu, Suzan Hacıgarip
•İmkânsız Bir Aşk Denir, Yunus Emre

Yirmi İkinci Bölüm "KARMAKARIŞIK ADETA SARMAŞIK"

Kelimelerin canlılar üzerindeki etkisi şaşırtıcı derecede fazlaydı. Savururdu oradan oraya, sevinçten kahkahalar attırırdı, göz yaşlarına boğardı... Bir kelimenin bile etkisi büyüktü.

Hep yaftalanmıştım mesela küçükken. Babam öldü yetim dediler, annemin kendi seçimlerini bana mâl edip orospu annenin orospu kızı dediler, kimsesiz dediler, dediler de dediler. Çok şey söylendi, çok etiket yapıştırıldı. Her defasında kendimi dış dünyaya kapattım, içime döndüm. Büyüdüm, kimseye aldırış etmedim fakat ne zaman bir sokak çocuğu görsem aklıma geçmişim geliyordu.

Böyle büyümüştüm çünkü. Hamurum böyle yoğurulmuştu. Böyle işlenmiştim ince ince.

Kimsesiz diyordu mesajda. Annesi ölmüş, babası ölmüş, öksüz. Yetimhanede kalıyormuş. Hiçbir zaman oraya gitmemiştim nasıl bir yer olduğunu bilmiyordum fakat ne kadar iyi olabilirdi ki? Zihnimde beliren yer hiç de iyi değildi. Sevgisizliğin verdiği his kadar soğuk duvarlar, kendin gibi kimsesiz olan onlarca çocuk... Nerede görev yaptığından bihaber, insanlıktan nasibini almamış müdür ya da müdüre.

Kim bilir, belki de güvenlik tarafından tacize, tecavüze uğrayan çocuklar vardır. Umutlarının bir bir soldurulduğu, gözlerindeki ışığın çekildiği bir yer olarak tasavvur ediyordum istemsizce.

Derin bir nefes verirken kafamı koltuğun sırt kısmına yasladım. Demir'e söylesem o mutlaka bir çözüm bulurdu fakat istemiyordum. Ondan etkilendiğimin, bir şeyler hissettiğimin farkındaydım ama olmazdı. Hemen kapılmış, güvenmiş görünmemeliydim. Hoş, zaten güvenmiyordum ama kuvvetli bedeninden yayılan enerjinin etkisine girmiş olduğumu da göz ardı edemezdim.

Ama bu konu, benim şahsi meselelerimden daha öte, daha derin bir konuydu. Fakat yine de içimden bir ses, ne olursa olsun bunu ona söylememem gerektiğini fısıldıyordu.

Ona, Zoya'ya, kendimi kim olarak tanıtacağımı düşünmekten ziyade nasıl gideceğimi düşünüyordum. En son dışarı çıktığımda hoş şeyler yaşanmamıştı ve canım tehlikedeydi, Demir bunu alenen söylemese de biliyordum. Hem o küçük bir çocuktu ne de olsa. Benim gibi değildi. Ben her şeyle bir şekilde başa çıkabilirdim ama o yapamazdı. Şu anki hayatımdan, çevremden hatta benden bile uzakta olmalıydı. Onunla iletişime geçmemeliydim.

Sağ ol, bu iyiliğini unutmam.

Mesajı yazıp gönderdikten sonra derin düşüncelere daldım. İyi olduğundan emin olmak istiyordum. Kan çekmişti galiba başka türlü bu ilgimin başka sebebi olamazdı, olmamalıydı.

Kutsiyet                                                           |tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin