Belki de bunu okumadan geçeceksiniz, okumanızı istesem de. Okuyanlar için yazayım o zaman.
Grup açıldı, ilgi yok. Arada gelen güzel yorumlar var, kabulleniyorum. Genellikle Lacivert hakkında güzel yorumlar alıyorum. Beni mutlu eden, en güzel şeyler... İnanın, bana alınabilecek en güzel hediye bile yaptığınız, yapacağınız iki satırlık yorumlar kadar mutlu edemez beni. Üzerimde çok fazla etkiniz var. Minik bir yorumla sarıldığım umutları bilemezsiniz. Eğer Facebook'ta Wattpad ile ilgili gruplara üye iseniz, görürsünüz zaten. Neredeyse birçok hikaye yazarı karşılıklı olarak vote ve yorum yapıyor. Ve ben de buna inat olarak yaşıyorum. :)
Benim böyle cümleler kurduğuma bakmayın. Aslında öyle soğuk bir insan değilim. Benden çekinmenize gerek yok. İstediğiniz kadar rahatsız edebilirsiniz. ;)
Bir de bu aralar ciddi anlamda desteğinize ihtiyacım var. Ben değil ama, ailevî olarak birtakım sağlık problemleri yaşıyoruz. Zor bir hayatım var ve okul, sınavlar da bunun üstüne eklenince daha da çıkılmaz oluyor. Ciddiyim, yaptığınız o yorumlara çok çok ihtiyacım var. Minik bir şey yazsanız da olur. Yeter ki desteğinizi, yorumlarınızı esirgemeyin benden. Gruba da ilgi gösterin lütfen.
Okuduysanız, teşekkürler. Sizleri çok seviyorum. Sevgilerimi yolluyorum.
Neyse çok konuştum yaa, iyi okumalar. :)Yağmurlu bir ikindi vaktinde, tam güneş batmak üzereyken, bir otobüs durağında buluştu kız ve erkek. Kız, sol elini sağ elinin yüzük parmağının üzerinden kaydırdı ve minik, altın halkayı sol avucuna hapsetti. Gözlerinden dışarıdaki yağmur tanelerini kıskandıracak bir zariflikte iki damla süzülüyordu. İçinde birçok hüzne ev sahipliği yapan, minik damlalar...
Az sonra olacakları bilen bir edayla sağ avucunu açtı genç erkek. Otobüs durağının tavanından dolayı ulaşamayacak yağmur tanesini hissetti sanki teninde. Soğuktu elleri. İntikam kadar soğuk. Gözleri yorgundu, yaşlıydı. Geçen iki dakika içinde ömrü tükenmişti sanki. Kız minik halkayı baş ve işaret parmaklarının arasına yerleştirdi ve gencin avucuna uzandı. Yüzük şimdi onun o soğuk avucuna hapsolmuştu. Kızın o solgun teni, masumca dokunmuştu genç erkeğe. Belki de son kez değmişti elleri. Kalpleri sonsuza kadar düğümlenmişti.
Genç erkek avucunu kapattı, ölümü sakince kabullenen bir savaş eri gibi. Sessizdi bugün. Sevdiği kadın karşısındayken ilk defa sessizdi.
Sustu hep, hiç konuşmadı.
Arkasına döndü genç kız. Ellerinin tersiyle kovdu gözyaşlarını. Kırgındı, bedeninin her zerresiyle.
Ve sonra kız sustu. Dudaklarını mühürledi. Belki de sonsuza dek...
Her şey bu kadar basitti işte. Küçücük bir halkaya bağlanacak umutlar kadar bulutlar üstünde...
Daldığım o dar çıkmazdan çıkarttım kendimi. Issızdı orası. Tek başına durulamayacak kadar ıssız. Hayal çıkmazımdı burası benim. Çıkmaz bir sokaktı. Söz konusu benim hayallerimse her sokağın sonu bir yola çıkmazdı. Şu dizilerde olan, bildiğiniz çıkmaz sokaklar işte. Bazen kendi düşüncelerimden dahi sıyrılamıyordum. Yaklaşık yarım saat önce başımın ağrısından kurtulmak için bir ağrı kesici içip kendimi camın önüne atmıştım. Ne yazık ki yağmur yağmıyordu. Normalde buna sevinmem gerekiyordu, her insan gibi. Tuhaf olduğumu ya da anormal bir karaktere sahip olduğumu söylemiş miydim?
"Al tatlım biraz daha rahatlarsın." Bakışlarımı önce elinde bardak tutan teyzeme, sonra da üzerinden minik dumanlar yükselen sıcak sıvıya çevirdim.
"Bitki çayı mı o?" dedim teyzeme.
"Evet." dedi teyzem mâkul sorumu yanıtlayarak. Kolumu uzattım ve porselen bardağı avucumun içine aldım. Avucum yanmıştı. Daha fazla dayanamayarak bardağı gürültü çıkartmamaya özen göstererek masaya koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT
Novela JuvenilAŞK... Üç harf, tek heceye sığdırılmış iki koca hayat... Sadece aşk mıdır, her şeyi zorlaştıran? Ya da sadece aşk mıdır, her şeyi kolaylaştıran? Her şeyi unutmak mı daha kolay? Yoksa yaşadığın her saniye hatırlamak mı? Peki ya AŞK?...