30 - İSTANBUL

159 16 4
                                    

Bölümü, gruba gelen ilk okuyucum @yarendrmz594 e doğum günü hediyesi olarak ithaf ediyorum. Doğum günün kutlu olsun, mutlu yıllar! :D Hep bizimle ol.

Bölüm şarkısı: Skylar Grey - Winter In Me

Herkesin zihnini yoğuran bir an vardır. O an, zihninizi tutar, evirir çevirir ve köşelerine bastırır sürekli. Zihninizi sıkar. Baskı altındaki zihninizin yapabileceği tek şeyse bu anı binlerce kez önünüze sermektir. İzlersiniz, içinde bulunduğunuz o anı ve çaresizliği. Bedeninizin kıvranışı karşısında sadece seyretmekle kalırsınız. Çaresizlik ruhunuzu ele geçirmiştir. Çaresizliğin çizdiği ince çizgide dolanan ruhunuz, kıvrımlarında hissettiği acıyla haykırmak ister. Ama ruh bedene bağlıdır ve o, dudaklarını aralamadığı sürece ruh hiçbir şey yapamaz.

Bir şeyi hissederek yaşamak çok farklıdır. O anı hissetmek de farklılığın zirvesinde bayrak tutuyordu. Hissettiğim sıcaklık ve koku bana fazla yabancıydı. Baskı yabancıydı. Ağırlık yabancıydı. Bunu hissetmek bambaşkaydı.

Kendimi geri çektiğimde kapalı olmayan gözlerimi onun mavi bakışlarına diktim. Bakışları sanki hem çok fazla şeyi anlatmak ister gibi kalabalıktı; hem de sessizliği yol edinmiş gibi bomboştu. Kavrayamıyordum belli bir şeyi. Her bir duygu tutamına değen parmak uçlarım, birisini çekip koparmak ister gibi kavrıyordu ama kavradığı şey bir hiçten ibaretti.

"Berker..." dedim kaşlarım çatılırken. Yüzümdeki ifadenin ne olduğu konusunda en ufak bir tahminim yoktu. "Ne yaptın?"

"Özür dilemeyeceğim." dedi kuruca. Bunu o kadar rahat söylemişti ki yutkundum. "Olması gerekiyordu."

Gözlerim dehşetle büyürken bocalamıştım. Olması gerektiğini düşündüğü için mi beni öpmüştü?

İlk öpücüğümü alan adam, bunun için mi yapmıştı?

"Demek olması gerekiyordu ha?" dedim dişlerimin arasından. "Olması gerekiyordu ha?" Ellerimi göğüslerine yerleştirdim. Kasları avuçlarımı doldurmuştu. İttim. Ani hareketim karşısında bedeni sendeledi. Bir adım gerilemişti.

Tekrar yanına yaklaştım ve tepkisiz kalarak beni izleyen Berker'i bir kez daha ittim. Bu sefer, dengesini sağlam tutmuştu ve hareket etmemişti. "Sen beni ne sanıyorsun Berker?" dedim sesim yükselirken. Bağırdım. "Ben neyim?"

Gözlerini kırpmadan bana bakmaya devam etti. Etrafımız boş olduğu için dikkatini çekeceğimiz kimse de olmamıştı. Sinirden titreyen ellerimi saçlarımdan geçirdim. Başımı iki yana sallarken Berker'e ölümcül bakışlar atıyordum.

O. Beni. Öpmüştü.

Hem de olması gerektiği için.

Boğazımda tıkanan düğüm beni ağlamaya iterken banktaki çantamı alıp omzuma taktım. Hareketlerim soğuk havayı yarıp parçalıyordu. Birkaç adım geri geri uzaklaştıktan sonra arkamı döndüm ve gücümü akıttığım sağlam adımlarımı zemine yerleştirmeye başladım.

"Ne olduğunu, kim olduğunu göreceğiz."

Kulağıma dökülen harfler bana hiçbir şey çağrıştırmıyordu. Kahretsin, neden bahsediyordu? Arkama bakmadan ilerlemeye devam ettim. Adımlarımın güçlü olmasının aksine gözlerim yorgun ve yaşlıydı. Göz pınarlarıma biriken tuzlu sıvıya daha fazla söz geçiremezken gözyaşlarım yanaklarımı ıslattı ve yanağımda çizdiği yollara batan soğuk titrememe sebep oldu.

Titredim.

*

Gardırobun önünden fırlattığım kazak bavulu bulmadığında sinirle saçlarımı çekiştirip yerdeki kazağı yatağın üstündeki bavula fırlattım. Bedenimdeki tüm hınç ve sinir parmaklarıma birikmişti sanki ve tuttuğum her şey kırılıp dökülüyor, parçalanıp dağılıyordu. Birkaç pantolonu daha fırlatarak bavula isabet ettirdiğimde dolabın kapağını kapatıp yatağımın yanına gittim. Tıkıştırdığım kıyafetleri biraz daha bastırarak bavulun içine daha çok gömdüm ve zorlukla fermuarı kapattım. On dört gün için fazlaydı aslında ama hırsımı çıkarmak için gücümü kıyafet fırlatarak kullanmıştım. Yatağımın üzerine bıraktığım bedenim karşımdaki aynada belirdiğinde sinirli bakışlarla kendimi inceledim. Siyah bir taytın üzerine giydiğim gri tişörtün bir yakası kaymış ve omzumun bir kısmını açıkta bırakmıştı. Üşümeye başlayan kollarımı umursamadan bakışlarımı saçlarıma yerleştirdim. Koyu kestaneler hafif dağınık topuzdan kurtulmuş ve sarkmıştı. Aynadan kendime kısa ve öfkeli bir bakış atıp yataktan kalktım ve gardıroptan aldığım hırkayı hızlıca üstüme geçirdim. Odamın çıkışına yönelirken hırkayı çekiştirdim ve önümü kapadım. Merdivenlere yaklaşırken çıkmış saç tellerimi kulağımın arkasına iteledim. Basamakları hızlıca indikten sonra salona yöneldim.

LACİVERTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin