Öncelikle, kaybettiğimiz tüm şehitlerimiz için birer Fatiha okumanızı rica ediyorum ve tüm şehit ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyorum. Başımız sağ olsun.
Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun.*
Bölüm şarkısı: Skylar Grey-I Know You Baby
Zihninizde asılı kelimeleri ruhunuza kabul ettirmek zor olabilir bazen. Ruhunuz kolayca kabullenemeyebilir. Harflerin üzerine geçirdiğiniz iğneleri ruhunuza tutturmaya çalışırsınız. Çoğu zaman iğneleri dokundurduğunuz yerler kolayca kabullenmez ve ruhunuz kanamaya başlar. Ruhunuz kelimeleri sırtlarından tutarak itekler ve kovmaya çalışır. Dudaklarınıza yakıştırdığınız kelimeler ruhunuza yakışmamış; aksine büyük bir ironilik yaratmıştır. Ruhunuz değişmek istemez ve kendini korumaya çalışır. Ama siz inatla kelimeleri bir kez daha batırırsınız. Havaya karışan kelimeler ruhunuza dokunmaya çalışır ama ruhunuz karşılık vermez. Ruhunuza batan kelimeler değdikleri yerleri yakıp kanatmaya başlar. Ruhunuzun iğne batan yerlerinden süzülen kanlar yavaşça aşağı kayar ve zemine damlar. Altındaki zemin çok farklı yerler olabilir. Kimi zaman bulutların üstündeki sisli hava, kimi zaman kapkara toprağın içi. Soğuk ve toprak...
Önümdeki test kitabını hızlıca kapatıp masanın köşesine ittim. Kısa süreliğine bir gürültü yükselse de aldırış etmeden sandalyemi itip ayağa kalktım. Dün fizik hocasının verdiği ödevi yapmaya çalışıyordum ama bir soruda takılmıştım ve devamını getirememiştim.
Yatağın yanına ilerledikten sonra komodinin üzerindeki telefonu elime aldım. Ekranın aydınlanmasını sağladıktan sonra herhangi bir çağrının ya da mesajın olup olmadığını kontrol ettim. Az önce şarkı söyleyerek soru çözmeye çalıştığım için duymamış olabilirdim. Ekrandaki cevapsız çağrıya dudaklarımı büzerek baktıktan sonra yatağa oturup telefonu farkında olmadan daha sıkı kavradım. Elimde çevirmeye başladığımda zihnimin dağıldığını fark ettim. Düşünceler, harflerin arasına sıkışmıştı ve birlikte nereye olduğunu bilmeden uçuşuyorlardı. Bazıları zihnimin duvarlarına çarpıp yere çakılıyordu bazılarıysa bilinçsizce hareketlerine devam ediyorlardı.
Annemden gelen cevapsız çağrıya kaşlarımı çatarak baktıktan sonra elimi arama simgesine dokundurdum ve telefonu zorlukla kulağıma götürdüm. Üçüncü çalışta karşıdan beliren tanıdık sese tepkisiz kalarak konuştum.
"Alo?"
"Aradım, açmadın?" dedi sorarcasına. Direkt konuya giriş yapması canımı sıksa da devam ettim.
"Evet, ders çalışıyordum, duymamışım."
"Sana bir şey soracağım." Dudaklarımı ıslatıp kaşlarımı çattım.
"Evet?"
"Evdeki dosyaların içi neden boş Asya?" Bedenime yoğun miktarda yüklenen korku ve gerilim hissiyle birlikte bocaladım ve dudaklarım birkaç kez aralansa da söyleyecek kelime bulamadım.
"Sana bir şey sordum, değil mi?" Annem ikinci kez konuştuğunda dudaklarımı kemirmeyi bırakıp cevap verdim.
"Ben aldım."
"Sen? Neden?"
"Bir arkadaşımın avukat tanıdığı var, o davayla tekrar ilgilenecek." dediğimde karşıdaki sesin alaycı bir şekilde gülme sesi olduğuna kanaat getirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LACİVERT
Novela JuvenilAŞK... Üç harf, tek heceye sığdırılmış iki koca hayat... Sadece aşk mıdır, her şeyi zorlaştıran? Ya da sadece aşk mıdır, her şeyi kolaylaştıran? Her şeyi unutmak mı daha kolay? Yoksa yaşadığın her saniye hatırlamak mı? Peki ya AŞK?...