21-KORKULAR

549 28 18
                                    

Medyada benim tasarladığım kapak var, tamam hiç güzel olmadığının farkındayım. Profesyonel biri gerek bana...

İyi okumalar... :)

Ona dokunsam bir şey demezsin o zaman. Bana dokunsa bir şey demez. Bir şey demez mi? İrkildim. Bu düşünce beynimin farklı noktalarına minik dikenler batırmıştı. Birisinin, hatta hiç tanımadığım birisinin bana dokunması düşüncesi midemin duvarlarının birbirine çarpıp çarpıp ayrılması gibi bir şeydi. Midemin bulandığını hissediyordum. Nefret damarlarımdan aşağı kayarken, başını bir yerlere çarpıp hasarlar alıyordu. "Kokunu beğendim, küçük kız." Nefesim benden izinsiz hızlanıp sonra tekrar alt üst olup yavaşladığında korkuyla yutkundum. Sertçe yutkunduğum için hem boğazım inip kalkmış hem de yutkunmamın sesi ortamda kendine bir yer edinmişti. Gözlerim dehşet içinde Kaya'ya bakarken hani duyguyu püskürttüklerini bilmiyordum. Korku, nefret, acı. Ya da... Yardım? Ona nasıl bakacağımı bilmiyordum. Yardım istemeli miydim? Hem de her şey gözünün önünde gerçekleşirken. "Güzel kızsın."

Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başladığında dişlerimin arasından tısladım. "Dokunma bana. Uzak dur." Gözlerim bulanık bir şekilde etrafa bakarken içlerinde göz damlaları birikmişti. Dışarı fırlamak için en uygun anı bekliyorlardı. Kaya bir saniye olsun gözünü kırpmadan bana bakıyordu. Gözleri hiç olmadığı kadar boştu ve bocalamış gibiydi. Çenesi dişlerini birbirine bastırdığından olsa gerek, kaskatı kesilmişti. Neden hiçbir şey söylemiyordu?

"Seni kurtaracak hiç kimse yok gördüğün gibi, sana istediğim her şeyi yapabilirim." Sıcak nefesi tenimi uyuştururken sıcaklığının aksine donuyordum. Gerçekten beni kurtaracak kimse yoktu ve bana istediğini yapabilirdi. Kaya mı? Unutun gitsin. Varlığı ile yokluğunu ayırt bile edemiyordum. Hem sevgilisi olmadığımı söylemişti, beni koruması için hiçbir sebep yoktu. Kuzeninin sevgilisi olmam dışında. "Benden uzak dur!"

Bağırışımla birlikte Kaya gözlerini kırptığında gözlerimden akan yaşlar duyguları da beraberinde aşağı sürüklüyordu. Artık Kaya'ya karşı hiçbir şey hissedemiyordum.

Sadece biraz kızgınlık ve kırgınlık zerreleri kemiriyordu içimi.

"Şş, sessiz ol." Dudakları omzuma dokunduğunda bağırdım. "Yapma, bırak!" Deli gibi çırpınırken ayaklarımın hareketlerinden oluşan su damlaları tekrar havuza düşüyor ve kendilerini ayırt edilemez hale getiriyorlardı. Ümitsiz çırpınışlarım yavaşça son bulurken hıçkırarak ağlıyordum. Artık Kaya'ya bakmıyordum, bakamıyordum. Bu denli ruhsuz olduğunu görmek canımı acıtıyordu.

Sıcak dudaklar omzumun üzerinde baskı uygularken yine bağırdım, bu sefer Kaya'ya. "Allah belanı versin!"

Sözlerimden sonra dudakları omzumdan ayrılırken rahatlamıştım. "Neden seni kurtarmasını bekliyorsun ki?" Doğru söylüyordu, neden kurtarmasını bekliyordum?

Belime iki kolun dolandığını ve sıkıca kavradığını gördüğümde yeniden hıçkırdım. "Allah ikinizin de belasını versin!" Çenesini omzuma yaslayınca çığlık attım.

"Sana yapma, dedi." Gözlerini gözlerimden ayırmazken söylediği bu cümle gözlerimi kırpıştırmama neden olmuştu. Kaya bunu söyledikten sonra gözlerini omzumda duran başa çevirdi. "Çekil."

O kadar sakindi ki, sakinliği ruhumu delik deşik edip benliğimde derin oyuklar oluşturuyordu. Nasıl böyle durgun olabiliyordu? Benim karşımda bir kıza böyle bir şey yapılsa her yeri inletir, orayı başına yıkardım.

"Çekilmiyorum, küçük bey. Ne yapacaksın? Daha doğrusu ne yapabilirsin ki?" Kahkaha attı, sesinin titreşimini omzumda hissederken bedenimi sola doğru çekip benden uzaklaşmasını sağlamaya çalıştım. Ama belimi sıkıca kavradığı için bir işe yaramamıştı.

LACİVERTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin