22. Bölüm

3.5K 141 3
                                    

Zühre can sıkıntısını atmak için eğlenmeyi isteyerek Ayçayı dışarı çağırsa da arkadaşının pek bi keyfinin olmadığını fark etti ve fazla ısrarcı olmadı. Spor salonunda ki arkadaşı Büşra'yı aradı ve kendisine gönderilen konuma geldi.

"Ben böyle yerleri pek sevmem Büşra, başka yere gitsek olmaz mı" diyen genç kadın alkollü mekanın tabelasına bakarken Büşra Zühre'nin koluna girerek gülümsedi.

"Eğlenmek istemiyor muydun. Merak etme bende hiç alkol kullanmadım yani sana iç diye ısrar etmeyeceğim. Meyve suyu içeceğiz. Hem burada kuzenim çalışıyor, sapıtan birine denk gelirsek sıkıntı çıkmaz yani."

Genç kadın gözleri parlayarak koluna giren arkadaşına bakıp "Keşke sıkıntı çıksa, iyi bi pataklarız, bende deşarj olmuş olurum" dediği sırada Büşra gülerek girişe doğru Zühre'yle beraber yürümeye başladı.

"Şu arkadaşın Ayça, boşuna sana amazon demiyor Zühre. Hani savaşçı bir ruhun yok değil."

Zühre kahkahasını eliyle kapattı ve birkaç saniye sonra girişten geçmek isterken dışarı çıkan iki kişiyle, arkadaşıyla beraber çarpışıp eşiğin sağına hafifçe çarptı.

Büşra kaşlarını çatarak yirmili yaşların ortasında ki iki adama laf saymaya fırsat bulamadan iki genç adam hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler. Zühre ise sabır dercesine sesli bir nefes alıp arkadaşının kolunu çekerek içeri girdi.

"Sataşacaksak içeriden birilerine olsun. Adam çarptı diye kavga çıkartılmaz, ergen misin sen Büşra."

Arkadaşı sinirle gülerek "Haklısın" deyip yüksek sese doğru yürümeye başladı.

İkili kısa zaman sonra ağır renklendirmelerin ve yüksek sesin olduğu kısma gelip boş masalardan birine oturdu. Zühre fakülteden çıktığında arkadaşının restoranın da yemek yemişti ve hiç eve gitmemişti. Annesine haber vermeyi unuttuğunu hatırladı ve çaprazında duran arkadaşının kulağına doğru eğildi.

"Ben bi anneme haber vereyim. Sen içecekleri söylersin."

Büşra dan baş onayı geldikten sonra genç kadın çantasından telefonunu alarak çıkışa yöneldi ve saniyeler sonra çıkışın eşiğine geldiğinde karşılıklı duran, tek eli Tahir'in kolunda Ceylanı görerek olduğu yerde durdu.

Zühre'nin durması ile Tahir sinirden gözlerini kapayıp sesli bir nefes aldı ve saniyeler sonra gözlerini açarak kendisine soru dolu gözlerle bakan Ceylana baktı.

"Tahir ne oldu birden. Neden içeri girmiyoruz."

Genç adam yutkunarak kısaca öksürdü ve kolunu yavaşça Ceylanın elinden kurtardığında Zühre dişlerini sıkarak donuklaştığı halinden sıyrılıp telefonuna bakarak yürümeye başladı.

Ceylan birkaç saniye sonra Tahir'in arkasından sinirli adımlarla geçen Zühre'yi fark ederek kaşlarını çatıp öfkeden parıldayan siyahlıklara baktı.

"Onun burada olduğunu nereden anladın."

Tahir göğsünü kabartırcasına ağzından sesli nefes alarak başını yan çevirip ileride arkası dönük telefonla konuşan Zühre'ye kısaca baktı ve Ceylana döndü.

"Arabasını gördüm. Başka bir yere gidelim. Zühre'yi görmek istemiyorum."

Ceylan bir an farklı düşüncelere kapılsa da genç adamın öfkeden parıldayan gözlerine ve açıklamasına karşılık rahatlayarak gülümsedi.

"Ben buraya girmek istiyorum. Hem artık Zühre'yi sevmiyorsan umurunda olmaz değil mi."

Ceylan Zühre'nin canını yakma fırsatını bulduğu için kaybetmek istemiyordu ve bu durum Tahir'in dikkatinden kaçmadı ama genç adam yükselen öfkesini kontrol altında tutarak sayılı zaman dilimi diye içinden geçirip başıyla onayladıktan sonra yan dönerek girişe doğru yürürken Ceylanda zafer kazanmış gibi gülerek takibe başladı.

Ağır DarbeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin