İçindeki yalnızlık ve soğukluk Zühre'nin terk edişinden sonra geçen her saniye fazlalaşmıştı. En son bu yerde ve bulunduğu kafeste Ceylanın ölüm haberini aldıktan sonra bulunmuştu ve o acı terk edilişinin yanında sol da sıfır kalıyordu.
Tahir sıklaşan nefesi ve çıplak gövdesi ile altında ki eşofmana, ellerinde ki kanları silerken fırlattığı adam sona geldiği için yerinden kalkamamış ve genç adamın galibiyeti ile sesler çoğalmıştı.
Tahir kendisine olan kızlığını atamadığı için başkasını çağıracakken etrafına gözlerini çevirdi ve arkadaşının kendisine doğru çatık kaşlarla geldiğini gördü.
Birkaç saniye sonra Cihangir kafesin içine girerek Tahir'in bileğini tutup "Yürü gidiyoruz" dese de genç adam bileğini kurtararak şiddetle bağırdı.
"Bırak. Yalnız bırak beni."
Cihangir kalabalıktan yükselen ses ile ve öfkeyle "Bak zaten canım sıkkın, bütün gün tırlarla uğraştım birde sen canımı sıkma yürü gidiyoruz. Ne olduğunu hemen anlatacaksın" dediğinde Tahir dişlerini sıkarak arkadaşına baksa da Cihangir arkadaşının gözlerinde ki acıyı görebiliyordu.
"Kadam, rahat bırak beni. Hiç iyi değilim."
Cihangir etrafa kısaca bakıp Tahirle aralarında ki tek adımlık mesafeyi kapattı.
"Keşanlı ne oldu bilmiyorum ama belli ki Zühreyle işler ters gitmiş Serhattan öğrendim. Şimdi eve gidelim bi sakinleş."
Tahir gözleri dolarak yüzünü sıvazlayıp gelen göz yaşlarını geriye göndererek başını olumlu anlamda sallayıp arkadaşıyla beraber kısa zaman sonra kafesten dışarı çıkarak geniş binadan ayrıldı.
İki arkadaş yolculuklarını kendi arabalarında bitirerek varmalarını gereken yere geldiklerinde Tahir evinin salonuna geçip yorgun bir şekilde tekli koltuğa, arkadaşının karşısına kendisini bıraktı. Başını koltuğun sırtına bırakarak tavana bir müddet baktı.
"Her şeyi öğrendi. Terk etti beni."
Cihangir arkadaşının bitik haline canı sıkılarak bakıp "Ben sana demiştim hiç bu işe girme uzak dur diye ama dinlemedin Keşanlı. Bari bundan sonra yaklaşma kadına" dediğinde Tahir başını olumsuz anlamda sallayarak bakışlarını arkadaşına çevirdiği sırada siyahlıkları kararlılıkla bakıyordu.
"Olmaz. Ben Zühreyi seviyorum Cihangir. Ceylanı sevdiğimi zannettiğim zamanlarda bile böyle olmamıştım. Onun ölüm haberi bugün terk edilişim yanında sadece iyi bir arkadaşı kaybetmişim gibi."
"Bunu görebiliyorum ama Zühre bu saatten sonra seni istemez Tahir. Yollarınızı ayır artık. Kendine zulüm etme."
Tahir iç çekerek "Ne kadar da kolay söyledin öyle kadam. Sevdiğin tarafından terk edilmek nasıl bir his biliyor musun sen" dediğinde arkadaşı dişlerini sıktı.
"Nereden bileyim. Ben kimseyi sevmem, kimseye o derece de bağlamam."
Genç adam alayla ve yorgunlukla kısaca gülüp "İşte bilmediğin acı hakkında yorum yapma. Sadece ben bilirim içimin nasıl yandığını" dedi.
Cihangir sıkıntılı bir nefes alarak kendi düşüncelerini bir köşeye gönderip "Ne yapacaksın peki. Zorla güzellik olmayacağını benim tarafımdan biliyorsun umarım" dediği sırada Tahir de ne yapacağını bilemiyordu aslında.
"Bende bilmiyorum. Kendimi affettirmek için elimden ne geliyorsa yapacağım da yanına yaklaştıracağını sanmıyorum. İşte burada zoraki yapabilirim ancak ama biraz süre geçmesi lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Darbe
General FictionÖlen sevgiliye benzeyen Zühre, Tahir'in sevgisine inanır ama genç adam ilk görüşte Zühre'ye aşık olduğunu kaybederken fark eder... Zühre ise aldatılmanın acısını içinde yaşarken Tahir'in her konuda yalan söylediğini fark eder ve öldü dediği sevgili...