Sabri masaya içeri de ki herkese arkası dönük sandalyeye oturmuştu ve Zühre'nin çıkmasıyla beraber arkasını dönüp kısaca etrafına ve sırtı içeriye dönük genç kadına baktıktan sonra önüne döndü.
Sakin bir şekilde ceketinin iç cebinde ki küçük cam şişeyi çıkartıp genç kadının kahvesini önüne çekerek kapağını açtı ve birkaç damla ilaçtan damlatıp hızla eski yerine bıraktığı sırada Zühre de bilmediği numaradan gelen aramayı sonlandırıp saniyeler sonra kahveciden içeri girerek eski yerine oturdu.
Sabri tebessümle yerine oturan genç kadına bakıp "Kısa sürdü" derken içinden tuttuğu adama küfürler ediyordu. Telefonda uzun tutmasını söylemişti ve bir kaç saniye daha erken gelseydi yakalanacaktı.
Genç kadın birkaç saniye samimi görünen ama samimi olmayan Sabriye baktı ve kahve bardağını eline aldı.
"Arayan kim ise cevap vermedi."
Sabri gülümseyerek başını sallarken sinirli bir nefes alıp "Anladım" dediği sırada bu seferde kendi telefonu çaldı.
"Sanırım bu sefer de sıra sizin" diyen genç kadına karşılık Sabri kimin aradığını bakmadan bilerek telefonunu alıp gülerek ayağa kalktı.
"Hemen geliyorum."
Genç adam saniyeler sonra masadan ayrıldığın da gülmesini durdurup aramayı cevaplandırarak dışarı çıktı.
"Neden arıyorsun."
Ceylan sinirli bir nefes ile "Tahir'in evinin önündeyim de içeri gireyim mi diye aradım. Ne yaptın" dediğinde Sabri alayla gülerek ellerini cebine bıraktı.
"Tamam da sakın ha Keşanlının sinirini körükleyecek bir şey yapma. Hele ki benim hakkım da bir şey deme. Kararlaştırdığımız gibi konuş."
"Tamam. Sende kendini güvene al ve iş bittikten sonra görüntülerle tehdit et. Polise falan gitmesin. Durduk yere başımıza iş açılmasın."
Sabri gülerek iç çekip içeriye doğru döndü ve Zühre'nin kahve içmesine baktı.
"Sen kapat. Sadece birkaç dakikam var ve planın dışına çıkma. Hali hazırda mutlu olacağım ve mutlu edeceğim bir ortam beni çağırıyor" diyerek aramayı sonlandırırken Ceylanda arabanın içerisinde kısaca öksürüp telefonu çantasına atarak aynadan yaralı yüzüne baktı.
Kendisini bilerek dövdürmüştü ve eski hayatına dönecekse her şeyin mubah olduğunu düşünüyordu. Yüzünde ki yaralara dokunarak sızıdan yüzünün buruşmasına izin verdi ve kendisini inceledikten sonra bahçe kapısının gerisine park ettiği arabasından indi.
Her tarafı ağrısa da yürümesinde bir engel yoktu ama bahçe kapısından içeri girdiğinde adamlarla karşılaşarak yürümesini sıkıntılı gibi gösterip sesini kırıklaştırdı.
"Yardım edin."
Taburelerde oturan adamlardan Selim ve Celal ayağa kalkarak hızla Ceylanın yanına gelip koluna girdiğin de diğerleri de inceleyen gözlerle bakıyordu. Bir kadının dayak yemiş olması vahim bir durum olsa da patronlarına yaptığı saygısızlığı ve ihaneti bildikleri için iki kişiden fazlası yardıma koşmadı.
Ceylan iki adama ağırlığını vererek ve ayağını sürüyerek evin kapısına geldiğinde Selim anahtarla kapıyı açmak yerine her ihtimale karşı zili çaldı ve kısa zaman sonra Tahir sert duruşuyla kapıyı açtı.
Birkaç saniye Ceylanın bitik haline kaçlarını çatarak bakan genç adam yana çekilerek "Senin bu halin de ne böyle" dedi ve iki adam da Ceylanı tutmaya devam ederek içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Darbe
General FictionÖlen sevgiliye benzeyen Zühre, Tahir'in sevgisine inanır ama genç adam ilk görüşte Zühre'ye aşık olduğunu kaybederken fark eder... Zühre ise aldatılmanın acısını içinde yaşarken Tahir'in her konuda yalan söylediğini fark eder ve öldü dediği sevgili...