35. Bölüm

3.2K 120 9
                                    

Birkaç günlük detaylı incelemenin ardından Sabri'nin Timur'u İstanbul dışına çıkartıldığı anlaşıldı ve yolculuk edilen aracın şehirler arasında ki araştırması başladı. Bu araştırmayı Süha bey daha çok detaylandırarak kendisi üstlendi ve Tahir'in gittikçe yükselen öfkesini sakinleştirip kendisine bırakmasını istedi. Genç adam Süha beyi amcası gibi gördüğü için itiraz etmek istese de yapmadı ve ne yaptığını bilen adama iz sürme işini tamamen devretti.

Zühre ise geçen günlerde annesiyle bol bol alışveriş yaptıkların da Mine hanım nikâhı için şık bir elbise alırken genç kadında zarif ve sade bir elbise aldı.

Ara ara Orhan bey ve Ayça ile buluştuklarında savcı ilk önce evin eksikleri olup olmadığına bakması için anne kızı eve götürdü. Mine hanım hemen hemen eksik olmayan evde birkaç değişiklik istedi. Onun bu isteği Orhan bey tarafından büyük bir memnuniyetle kabul edilip yerine getirildi.

Zühre akşam saatlerinde arkadaşıyla beraber iç çekerek annesinin kıyafetlerini katlarken Mine hanımda katlananları valize yerleştiriyordu. Anne kız arasında geçen son günlerin verdiği duygusallık da yoğun bir şekilde fazlalaşmıştı.

"Gidiyorsun demek hı."

Aynı şehirde olsalar bile bunca yıl bir başlarına yaşamışlardı ve istemeseler de hüzünleniyorlardı. Ayçanın da onlardan bir farkı yoktu, istediği oluyordu ve mutluydu ama kim olsa hüzünlenirdi.

Mine hanım dolan gözlerle tebessümle eğildiği yerden doğrulup kızının yanına, yatağa oturdu.

"Annem yapma böyle. Bana da zor geliyor, biliyorsun değil mi."

Zühre dolan gözlerinin akmamasını isteyerek burnunu çekti ve ağzından bir nefes alıp yaştan dolayı parlayan gözlerle annesine baktı.

"Biliyorum anne, sadece bi an duygulandım ama çok mutluyum. İstediğin mutluluğa kavuşuyorsun sonunda. Hak ettiğin şeyleri yaşama zamanın geldi."

Ayça, anne kızın ağlayacağını hissederek gülüp ayağa kalktı ve ellerini beline koyarak ikilinin karşılarında durdu.

"Hanımlaaar, ne bu hüzün. Yarın nikâhımız var ve siz ağlayacak gibi duruyorsunuz. Zaten yıllardır iç içe değil miydik, bundan sonrası da aynı şey. Ne fark var."

Anne kız gülerek kısa boylu ve sarışın genç kadına bakarken Ayça yalandan kaşlarını çattı.

"Eğer şimdi kendinizi toparlamazsanız espri yapma isteğim gelecek haberiniz olsun. Hem havalarda çok sıcak değil mi."

Zühre ayağa kalkarak "Aman aman kalsın Ayça" deyip çamaşırları katlama işine devam ederken Ayça bakışlarını Mine hanıma çevirdi.

Orta yaşlı kadında ayağa kalkıp "Aman kızım" diyerek güldükten sonra yarım bıraktığı işe devam ederken Ayça tek elini havaya kaldırıp yumruk yaparak iki göğsünün ortasına bıraktı ve zafer kazanmışçasına anne kıza yukarıdan baktı.

"Aferin, böyle olun canımı yiyin."

Üç kadın gülüşerek işlerine devam ederlerken ev zili çaldı ve Ayça neşeyle kapıya yöneldi.

"Damat bey geldi, eşyaları almaya."

Zühre arkadaşının gidişiyle iç çekip annesinin ellerini tuttu ve kendisiyle beraber yatağa oturttu. O sıralarda da Ayça babasını içeri alarak salona geçti.

"Sen böyle durduğuma bakma olur mu, ben çok mutluyum. Sadece içim bir tuhaf oldu anne. Sakın bu durum içine dert olmasın."

Genç kadının gözleri hem sevgiden hem kısmi olarak ayrılacaklarından dolayı tekrardan yaşla dolarken Mine hanımında kızından bir farkı yoktu.

Ağır DarbeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin