Genç kadın Tahir'in gitmesi ile sinirli bir nefes alıp kızaran gözlerle etrafına bakındı. Geldiği ev, önce ki ev değildi ve daha yeni yeni fark edebildi. Burnunu çekip ağlamamaya çalışarak ayağa kalktı ve gözleri yerde olarak salonu turlamaya başladı.
Arkadaşının hayatı için oldukça korkuyordu ve evin değişik olmasına dikkat edemedi. Bir yandan annesinin ağlayan sesi, bir yandan da Orhan beyin sessiz ağlaması, daralan içini daha da daraltmıştı. Sabah saatlerin de içinde kötü bir his uyanmıştı ve anlam veremeyerek bu durumu Tahire yormuştu ama hissin şuan korku olduğunu anladı.
Belirli bir süre sonra Zühre dayanamayarak ev kapısını açtığında Orhan bey ve Mine hanım, yerlerinden kalkarak genç kadının yanına doğru hızlı adımlarla ilerlediler.
Zühre eşikten geçerek dışarıda ki adamların karşısına sinirli adımlarla gitti ve önlerinde durduğunda ise iki yetişkin de genç kadının arkasında durdu.
Mine hanım "Kızım ne yapıyorsun" derken Orhan bey "Zühre içeri girelim" dedi.
Genç kadın adamlardan gözünü alamayarak başını hafifçe ikiliye çevirdi ve "Ben arkadaşımın yanına gitmeden rahat edemem. Ya hep ya hiç. Biz her zaman beraberdik şimdi de öyle olacak" deyip başını tekrardan adamlara çevirdi.
"Şimdi siz de beni Tahir'in yanına götüreceksiniz."
Adamlar sıkıntıyla birbirlerine bakarken Mine hanım durdurduğu göz yaşlarını tekrardan bıraktı ve kızının kolunu tuttu.
"Zühre, durum yeterince karışık zaten. Bir de sen işleri zorlaştırma kızım."
Orhan bey "Kızım hadi içeri girelim, biz gidersek yanlış bir şey yaparız" dediğinde genç kadın çatık kaşlarla ve sinirli gözlerle ikiliye döndü.
"Ayça neredeyse oraya gideceğim. İster gelin ister gelmeyin" diyen Zühre bakışlarını adamlara çevirdi. "Ve sizlerde beni patronunuzun yanına götüreceksiniz."
Selim elini pantolonunun cebine atıp telefonu çıkarmak isterken genç kadın tarafından kolu tutularak durduruldu.
"Sakın ha aramayacaksın."
Selim kolunun bırakılması ile elini boş bir şekilde cebinden çıkartıp sıkıntı bir ses tonu ile "Zühre hanım yapmayın. Biz Tahir beyden emir gelmediği sürece böyle bir işe kalkışamayız. Hem nerede olduğunu da bilmiyoruz zaten" dediğinde Zühre alayla ve sinirle güldü.
Orhan bey ise ağlamaya devam eden Mine hanıma sarılmış Zühre'ye bakıyordu.
"Size beni götürün dedim!" diye bağıran genç kadın Tahir'in yerini bildiklerini ve götürmeyeceklerini anladığı için beklemeden ve ağlayarak Selime vurmaya başladı.
Öfkesi son noktadaydı. Biliyordu Ayçanın bitik bir durumda olduğunu ve onu o halde bir başına gibi bırakmak istemiyordu. Hem boşanma aşamasının verdiği üzüntü ve stres, hem de kaçırılmanın getirdiği korku ve gerilim. İkisini de en yüksek noktada yaşıyordu.
Selime vursa da karşılık gelmediğini görerek daha da sinirlendi ve annesiyle Orhan beyin yapma diye söylenmelerini duymadı. Sadece bağırıyor ve arkadaşı için ağlıyordu.
O sıralarda da Tahir arkadaşıyla beraber Ayçanın tutulduğu yere gelmek üzereydi ve Cihangiri sakinleştirmeye çalışıyordu. Arkadaşının haklı olan öfkesini sakinleştirmek biraz güç olsa da genç adam hak vermiyor da değildi.
Ayçayı kolaylıkla bulmuşlardı ve Tahir bunun Timur içinde olmasını istiyordu. Çocuk yer yarılmıştı da içine girmişti sanki ama Hacker ı da bulmak üzereydi. Bu sanal alem işlerinin bu kadar uzun sürebileceğini yeni yeni öğrendi. Hiç bir zaman böyle işlerle uğraşmamıştı yada uğraşmasını gerektirecek bir durum olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Darbe
Ficção GeralÖlen sevgiliye benzeyen Zühre, Tahir'in sevgisine inanır ama genç adam ilk görüşte Zühre'ye aşık olduğunu kaybederken fark eder... Zühre ise aldatılmanın acısını içinde yaşarken Tahir'in her konuda yalan söylediğini fark eder ve öldü dediği sevgili...