19. Bölüm

3.5K 138 6
                                    

İlerleyen günler de ikili hayatlarına adapte olmaya çalışırken Sabri de İstanbul'un izbe yerinde bulunmayacağından emin olarak harabe bir evde yaşamaya başladı.

Zühre'ye fazlasıyla sinirliydi ama bu yüzden kaçmamıştı. En büyük korkusu Tahir'in her şeyi öğrenerek bir şey yapmasından kaynaklanıyordu. Ceza evine girse bile orada da can güvenli kesin değildi biliyordu.

Öğlene doğru kaldığı evden çıkarak İstanbul'un işlek ve kalabalık caddelerinde dolaşmaya başladı ama karşı yaka da. Bir müddet kapşonlu polarıyla gezen genç adam bilgi almak için Ceylanı aramaya karar verdi. Ne ne değildi, Tahir'in her şeyden haberi var mıydı öğrenmeliydi. Belki de boşuna kaçıyordu ama hapishaneye girerse ki polislerden öğrendiği kadarıyla Zühre'nin içeceği inceleniyordu, büyük ihtimalle girecekti ve Tahir öğrenecekti işte o zaman.

Sabri hiçbir yere oturmadan elinde yürüyerek yiyebileceği bir şeyler alıp bir müddet daha yürüdü. Bir yere oturarak kameralara yakalanmak istemiyordu.

Yemeğini dolaşarak yiyen genç adam can sıkıntısı ile akşama doğru işlek bir caddenin ortasında bulunan çiçeklerin, etrafını oval bir şekilde saran bankın üzerine oturdu Ceylana nasıl ulaşacağını düşünerek. Numarası ezberindeydi ama telefonu yoktu, olsa da kendi telefonundan arayamazdı.

Genç adam bir müddet dikkat çekmemek için yere bakarak oturdu ve etrafının kalabalıklaşmaya başlaması ile tam kalkacakken yanına on dört on beş yaşlarında bir erkek çocuğu telefonuyla uğraşarak oturdu.

Birkaç saniye yandan çocuğa ve telefona bakan Sabri cebinden iki tane 100 lük banknot çıkarttı ve hafifçe yan dönerek "Para kazanmak ister misin" dedi.

Çocuk bakışlarını yanında ki adama çevirerek "Anlamadım" dediğinde Sabri elinde tuttuğu parayı iki parmağının arasında hafifçe yukarı kaldırdı.

"Birine ulaşmam gerekiyor. Eğer telefonunu birkaç dakikalığına kullanmama izin verirsen bu para senin olur."

Çocuk birkaç saniye paraya baktıktan sonra yaşının getirdiği acemilikle gülümseyerek fazla düşünmedi ve elini uzattı.

"İlk önce parayı alayım ama."

Sabri gülerek parayı çocuğa verdikten sonra telefonu alarak ayağa kalkıp bir mağazasının boş olan köşesini gösterdi.

"Şurada konuşacağım. Bana bakabilirsin."

Çocuk gösterilen yere bakarak yakın mesafe olduğunu anlayıp gülümsemesine devam ederek genç adama döndü.

"Tamam olur abi. Galiba kız meselesi hı."

Sabri gülerek başını olumlu anlamda salladıktan sonra başka bir şey demeden gözüne kestirdiği mağazasının köşesine birkaç adımda gitti ve zoraki gülmesini durdurduktan sonra hızla arama kısmına girerek ezbere bildiği numarayı tuşladı ve beklemeye başladı. Birkaç saniye sonra arama cevaplandığında Ceylanın kimsin dercesine cevap vermesini duydu.

"Alo."

"Ben Sabri. Keşanlı yanındaysa hemen başka bir yere geç ve ben olduğumu belli etme" diyen genç adam tek nefeste konuşarak etrafına bakındı.

Ceyla alay barından bir gülüş atıp "Tahir işte sakin ol. Ne bu korku" dediğinde Sabri dişlerini sıktı.

"Senin olanlardan haberin yok belli ki. Haberin yoksa Keşanlının da yüzde elli ihtimalle yok."

Ceylan ciddileşerek "Ne oldu ki" dedi.

"Şu ki Zühre beni o gün hastanelik edene kadar dövdü. Bende polis merkezine getirilmeden kaçtım. Tahir her şeyi öğrenirse beni bu sefer garanti öldürür."

Ağır DarbeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin