Zühre tebessümle etrafına bakınarak uçsuz bucaksız bahçenin ortasında, papatyaların arasında yürümeye başladı.
Kökleri toprakta olan papatyaların boyu beline kadar geliyordu. Gülümseyerek yürümesine devam ederken bir yandan da papatyalara avucunun içiyle dokunuyordu.
Birkaç adım sonra durarak başını aydınlık havaya çevirip gökyüzünü kaplayan çeşit çeşit Maranta çiçeklerini fark etti ve o çiçeklerden yayılan ışığın günü aydınlattığını. Kısa zaman sonra bakışlarını önüne çeviren Zühre başını yan yatırıp önünde duran erkek çocuğuna tebessümle ve tanıyormuş gibi baktı. Yüzü birini andırıyordu.
Küçük çocuk ise gülümseyerek gövdesinde olan pantolon askılıklarını tutup yerinde sağa sola sallanmaya başladığında genç kadın yere eğilecekken bahçenin ilerisinde olan bir kişi gözüne takıldı ve hafifçe eğildiği yerde doğruldu.
Zühre küçük çocuk tarafından eli tutularak yürütülmeye başlanması ile sırtı dönük ve yere eğilerek çiçeklere bakan adamı süzdü.
Birkaç saniye sonra genç kadın sırtı dönük adamın arkasında gülümseyen çocukla beraber durduğun da Tahir de aynı gülümseme ile olduğu yerde doğrulup Zühre'ye döndü.
Zühre birkaç saniye Tahire ve elinde olan çiçeklere bakarken küçük çocukta diğer eliyle genç adamın elini tutmuş neşeyle kıkırdıyor sesi her tarafta dolaşıyordu.
Genç kadın bakışlarını çiçeklerden alarak aralarında ki bir adımlık mesafeyi kapatıp Tahir'in gözlerine baktığında genç adam yere eğildi ve küçük çocuğu kucağına alarak tuttuğu çiçekler içerisinden Kamelya çiçeğini alıp Zühre'ye uzattı.
Genç kadın uzatılan çiçeği yumuşak bakışlarla alarak ilk önce ikiliye daha sonra tekrardan çiçeklere çevirdi gözlerini ve Gelincik çiçeğini Tahir'in elinden alıp birkaç saniye çatık kaşlarla baktı.
Kısa zaman sonra bakışlarını Tahir'in umutla bakan gözlerine çeviren Zühre, kara gözlerden gözlerini ayırmadan Gelincik çiçeğine üflemesi ile çiçek bir anda kuruyarak havaya karıştı ve Altın Kadeh çiçeğini genç adamın elinden aldı.
Küçük çocuk ise gülümseyerek Tahir'in elinde kalan son Sümbül çiçeğini alıp genç kadına uzattığında Zühre gülümseyerek çiçeği aldı ve kulaklarının şiddetli bir şekilde çınlaması ile çiçekleri bırakmadan ellerini kulaklarına götürüp gözlerini kapattıktan sonra yere eğildi.
Kısa zaman sonra birden gözlerini açarak hafifçe aralık olan dudaklarının arasından yüksek sesle nefes aldığında hafif kalkık yatağın ayak ucunda diğerleriyle beraber olsa da en önde olan Tahir korkuyla doktora baktı.
"Bir şey mi oldu. Neden öyle nefes aldı."
Mine hanım akranlarıyla ve genç kadınlarla beraber yaşlı gözlerle kızının dalgın gözlerine bakarken doktor hanım Zühre'nin yüzüne eğilip kalem fenerle gözlerine bakmaya başladı.
"Rüya gördü sanırım" diyen doktor birkaç saniyede bir çift göze bakıp yerinde doğrulduğunda Zühre de kendisine gelerek bakışlarını boşluktan alıp ayak ucunda duran insanlara çevirdi.
"Anne."
Tahir dolan gözleriyle alt dudağını ısırarak buruk bir gülümseme ile sevdiği kadına bakarken diğerleri de rahatlayarak üzerlerinde ki ölü toprağı attı.
Mine hanım ise kadınlarla beraber ağlayarak sevinçle ve kırıklaşan sesi ile "Annemm" diyerek kızına yaklaşacakken Orhan bey tarafından durduruldu.
"Doktor muayenesini tamamlasın. Birkaç dakika daha bekle" diyen savcı bir yandan da arkadaşına gitmek için can atan kızını tutuyordu. Nevin hanım da aynı şekilde Şehrazatı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Darbe
General FictionÖlen sevgiliye benzeyen Zühre, Tahir'in sevgisine inanır ama genç adam ilk görüşte Zühre'ye aşık olduğunu kaybederken fark eder... Zühre ise aldatılmanın acısını içinde yaşarken Tahir'in her konuda yalan söylediğini fark eder ve öldü dediği sevgili...