Yeni haftanın ikinci günü Orhan bey öğleden önce adliye kapısından çıktığında Tahir ile karşılaşarak kısaca gülümseyip genç adamın önünde durdu.
"Cihangir gibi sende karşıma dikildiğine göre babanla arkadaş olduğumu öğrenmişsin."
Tahir başını olumlu anlamda sallayarak "Evet Orhan amca, biraz konuşalım mı. Bazı gelişmeler oldu hem" dediği sırada Mine hanım gülümseyerek odasından çıkıp salona geçti ve kızının yanına oturdu.
Zühre okuduğu kitabı kapatarak başını yana çevirdi ve gözlerini kıstı.
"Hayırdır Mine sultan, ne bu neşe."
Mine hanımın görüntüsü genç kız çağlarında ki bir kadının görüntüsüyle aynıydı ve devam eden neşesi ile "Ben hazırlanıp çıkacağım. Orhan'la bir şeyler içeceğiz" dediğinde Zühre kucağında ki kitabı orta sehpaya bırakarak sırtını koltuk koluna yaslayıp kollarını önünde bağladıktan sonra annesini gülerek süzdü.
"Vaayyy. İlk baş başa buluşmanız. Bakıyorum da Ayça kısmi olarak haklıymış. İkiniz de dünden razıymışsınız da haberimiz yokmuş. İkinci günden hemen tek buluşmalar falan."
Mine hanım kaşlarını çatarak "Aman ya Zühre ne alakası var" diyerek ayağa kalktı. "Koskoca kadınım ben, istediğimle dışarı çıkarım."
Genç kadın kahkahasını eliyle kapattıktan sonra "Tamam bir şey demedim. Hayat senin hayatın. Git de hazırlan, geç kalma ilk randevuna" dediğinde annesi yalancı bir sinirle odasına tekrardan geri döndü.
Zühre tebessümle kitabını eline alarak kaldığı sayfayı ve satırı bulup okumasına devam etti. Yarım saat içerisinde annesinin hazırlanıp çıkmasıyla tek başına kalmıştı ve okuması güç bir hâl almıştı.
Tahir'in son konuşmasında ki yalvaran ve çaresiz bakışları gözlerinin önüne geliyordu ve aklını okuduğu satırlara veremiyordu.
Genç kadın sesli bir nefes alarak kitabını kapatıp koltuğun üzerine bıraktı ve ayağa kalkarak birkaç saniyede odasına geçti. Yere temiz ve şeffaf olan muşambalardan birini serdikten sonra köşede duran şövaleyi alıp muşambanın üzerine bıraktı. Aklı dağılmıştı ve resim yapmak böyle zamanlarda iyi geliyordu genç kadına.
Temiz tuvallerden birini alıp şövalenin üzerine bıraktıktan sonra gerekli malzemeleri birkaç dakika içerisinde hazırladı ve yüksek tabürenin üzerine oturup ne yaptığından haberiz gelişi güzel yağlı boya ile resim yapmaya başladı.
Ne kadar süre saçma sapan fırça darbeleri vurdu farkında değildi ama ev kapısının kapanma sesi ile kendisine gelerek sesli bir nefes alıp elinde ki fırçayı yerine bıraktı ve ayağa kalktı.
Birkaç saniye sonra odasından çıkarak annesinin açık olan oda kapısından içeri girdiğinde Mine hanımda yatağına oturmuş dalgın gözlerle gülümsüyordu.
Zühre kaşlarını çatıp "Anne iyi misin" diyerek Mine hanımın yanına otururken orta yaşlı kadın mutluluktan dolan gözleri ile başını olumlu anlamda salladı ve tek elini kaldırarak parmağında ki tek taş yüzüğü gösterdi.
Genç kadın iki kaşını kaldırıp annesinin elini tutarak yüzüğe bakarken "Bunu Orhan amca mı aldı" dedi.
Mine hanım gülümseyerek "Evet. Biz yetişkin insanlarız Mine, seninle evlenmek istiyorum. Senin de gönlün varsa bu işi uzatmayalım. Uzun zamandır seni beğeniyorum ve birbirimizi tanıyacak bolca zamanımız oldu zaten dedi" dediğinde Zühre devam eden şaşkınlığıyla annesinin elini bırakıp mutluluktan dolan ama aynı zamanda gülen gözlere baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Darbe
General FictionÖlen sevgiliye benzeyen Zühre, Tahir'in sevgisine inanır ama genç adam ilk görüşte Zühre'ye aşık olduğunu kaybederken fark eder... Zühre ise aldatılmanın acısını içinde yaşarken Tahir'in her konuda yalan söylediğini fark eder ve öldü dediği sevgili...