Zühre Orhan beyle konuştuktan sonra zaman kaybetmeden eve gitti ve annesine, Malik ile Reyhanın geleceğini söyledi.
Anne kız minik bebeği görecekleri için sevinçli bir şekilde yemeklerini yapıp masayı hazırladılar ve işleri bittiğinde de saat yedi buçuk gibi karı koca geldi.
Genç kadın bir yaşında ki bebeği kucağına alarak annesiyle beraber sevdi. Aylar içerisinde ve tedavinin de etkisi ile fazlasıyla kilo almış, elleriyle ayakları boğum boğum olmuştu. Melek'in çok iyi bakıldığı her halinden belliydi.
Zühre'nin gözünden karı kocanın da çok mutlu ve ilk bakışta belli olacak şekilde durumlarının düzeldiğini anladı. Sevinmişti genç kadın, evlerine gittiğinde durumlarına fazlasıyla üzülmüştü ama bire bir iyi olduklarını görmek içini rahatlatmıştı.
Malik ise Tahir'in uyarması ile ne adını nede yaptığı iyiliği söylemedi. Yapılan iyilik gizli kalırdı ve ulu orta söylenmezdi. Belki bir gün isteyerek Zühre genç adamın evine giderse işte o zaman öğrenirdi ki bu Tahir için uzak bir ihtimal doğrultusundaydı.
Genç kadının o akşam gerçekten de aklı dağılmış ve minik bebekle eğlenmişti. Son günlerde yaşadıkları ki özellikle de gün içerisinde katıldığı duruşma, sinirlerini yıpratmıştı. Melek'in neşeli ve obur halleri Zühre'yi mutlu etmişti.
Gece geç saatlere doğru son bardak çaylar içildi ve karı koca her şey için teşekkür ederek evden ayrıldı. Mine hanım ve Zühre, ikiliyi evlerine bırakmak istese de Malik bu isteği usulünce geri çevirdi ve Tahir'in gönderdiği arabayla tekrardan eve geldi.
Reyhan kendi evlerine kucağında uyuyan kızıyla geçerken Malik yardımcısı olduğu eve girdi ve salona geçti.
Tahir yerde olan boş bakışlarını eşikte duran adam çevirerek sesli bir nefes alıp karşısında ki koltuğu gözleriyle gösterdi.
Malik tebessümle patronunun gösterdiği yere oturarak "Düşündüğünüz gibi oldu, Zühre hanım çok sevindi. Gece boyu gülümsedi" dedi.
Genç adam yarım bir gülüşle kollarını koltuk kollarına bıraktı.
"İyi, güzel. Aklının dağılmaya ihtiyacı vardı. Sizi de ne zaman çağırsa beklemeden gidin."
Malik tebessümle "Tamam" dedikten sonra yerinde kımıldanıp "Çoban yıldızı Zühre hanımdı değil mi" dediğinde Tahir dudaklarını birbirine bastırarak kısaca başını salladı.
Venüs gezegeninin bir diğer adı çulpan ve çoban yıldızı, çoban yıldızı da Arapça da Zühre demek.
"Çoban yıldızının ismi nereden gelir bilir misin Malik."
Malikten gelen olumsuz baş hareketiyle genç adam sesli bir nefes aldı.
"Eskiden çobanlar dağda yada bilinmeyen bir yerdelerse yönlerini, yıldız gibi görünen Venüs gezegeninden bulurlarmış. Çoban yıldızının sabah ki görüntüsü kabaca doğuyu, akşam ki görünümü ise kabaca batıyı gösterir ve adı da çoban yıldızı olarak kalır. Benim tek yönümde, yolumda çoban yıldızına çıkıyor. Yirmi dokuz yıllık hayatımın sadece son sekiz ayında yönümü buldum."
Malik son günlerde evinde kalmaya başlayan patronu için çok üzülüyordu. Tahir'in içten içe iyi bir insan olduğunu biliyordu ama iki gencin arasında ne geçtiğini sormak da ayıp kaçacağı için yanlış bir şey demekten korkuyordu. Genç adamın her halinden belliydi bir yanlış yaptığı.
"Rahmetli dedemin bir sözü vardı. İnsan gözüyle görünmeyen iki çeşit taş vardır, bu taşların birini yada ikisini içimizde taşırız. Taşlardan birisi kalbe yerleştiyse o kişiden umudunu kes ve sen sen ol bir insanı bu duruma düşürme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Darbe
Fiction généraleÖlen sevgiliye benzeyen Zühre, Tahir'in sevgisine inanır ama genç adam ilk görüşte Zühre'ye aşık olduğunu kaybederken fark eder... Zühre ise aldatılmanın acısını içinde yaşarken Tahir'in her konuda yalan söylediğini fark eder ve öldü dediği sevgili...