İyi okumalar...
Fato'nun korkarak koşuşunu arkadan izleyen Murat kendisine uzanan elle döndü arkasını.
"Ne yapıyorsun kardeş? "
"Ne kardeşi lan! İnsan arkadaşının kardeşine yan gözle bakar mı?"
"Tövbe de yan gözle bakmadım biz gönül verdik birbirimize." Diyen Murat minibüsün kapısını açıp atladı aşağı. Sanki yürek yemişti. Fato'nun öylece korkup gitmesi içine oturmuştu.
" Fato gönül mönül vermez kimseye. Öyle bir kız değil."
"Nasıl bir kız değil? Valla ister kabul et ister etme ben kardeşini seviyorum. İsteteceği..." derken burnunun üstüne bir yumruk yedi. Burnu kanamaya başladı ama ona rağmen ikinci yumruğa engel oldu. Yoldan geçen bir dolmuşçu aracını yolun ortasında durdurarak levyeyi kaptığı gibi yardıma koştu. Ömer'in kafasının pekmezini akıtmasına ramak kala Murat "dur !dur!" Dedi.
Dolmuşçu bir yandan Ömer'in kolunu sıkıca kavrarken bir yandan arkadaşı ile konuştu.
"Ne oldu ağabey izin ver sıkam ümüğünü. yardım lazım diye koştum geldim.""Sağ ol ama aramızda bir mesele bırak adamı."
Ömer fırsattan istifade gelen dolmuşçuya da bir yumruk salladı. Bu defa ikili kavgaya tutuştu. Murat araya girmeye çalıştı. Ömer kabul etmiyordu onun yardımını. Hem dayak yiyor hem atmaya çalışıyordu. Gelen ikinci bir minibüsçü ve çevreye toplanan meraklı kalabalıkla her şey tamamen arap saçına döndü. kavgayı gören duyan herkes toplandı oraya. Kimi ararsan vardı Çakal Ali' si de türkücü Cemil'i de. Ömer ile Murat'ı tanıyanlar kavgalarına imkan vermediği için ya dolmuşçunun ya da Ömer'in tarafını tutuyorlardı. Murat ikisinin arasına girdi "yahu Allah rızası için durun." diye bağırdı.
Zor da olsa ayırdı onları."Allah peygamber aşkına ayrılın bu aile meselesi."
Ömer direk Murat'a saldırdı.
"Ne ailesi muavin Murat? Cemil kardeş sende döv bunu.""Hayırdır kardeşim sorun ne?"
Ömer kardeşimle el ele gördüm diyemezdi. Düşündü düşündü düşündü... Neden dövülmeliydi?
"Bana yan baktı. "
Cemil şaşırdı kaldı. Ne demek yan bakmak? Sağına soluna baktı.
"Hele dağılın heyran! Siz de gelin bir çay içelim Ömer, Murat."Ömer'in aklına abdestsiz olduğu geldi.
"Yok içmem çay onla. Şimdi eve gideyim somra hesap görürüm onunla."Murat, burnuna tuttuğu mendili çekip incelerken onun yanına yaklaştı iyice.
"Kıza yüklenme ben ısrar ettim" dedi fısıltıyla.Ömer kafasını ağır ağır sallarken "ben ikinize de yapacağımı bilirim" diyordu içten içe. Sanki az önce dayak yememiş gibi elleri belinde gerine gerine evine doğru yürüdü. Canına okuyacaktı Fato'nun. Eye başında yok muydu nasıl fırsat verirdi bu duruma? Ah ah bawo evde olaydı da şu eyeye o kızaydı bende Fato'ya diye düşündü ki , eyenin masum olduğu geldi aklına. Evde yoktu ki kadın. Kaç yıldır görüşemediği hatta tanışamadığı kuzenini ziyarete gitmişti.Hesap edemediği şey eye sokak ortasında yaşanan bu hengameyi duyarsa eğer Ömer içinde yanardı gülüm keten helva.
Fakat Mahah o saatlerde utana sıkıla çaldığı kapının iç tarafında yüksekçe bir mindere oturtulmuştu. Emo'nun çayı ocağa koymasına da doldurmasına da gönlü el vermeyen Barika kırk yıldır bu evin geliniymiş gibi Mahah ablasıyla da bir o kadar yıldır tanışıyormuş gibi muhabbet ediyordu. Bu kaynanasının da işine geliyordu açıkçası. Mahah ile muhatap olmak istemiyordu aynı zamanda gönlünü hoş etmek de istiyordu. Bu da ancak böyle mümkün olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Cemal 2
Ficción GeneralGünler ayların, aylar yılların peşini bırakmadan ardı sıra mevsimleri birbirine bağlamıştı. Yaz geçmiş güz geçmiş köyden kente göç eden Gül Cemal'in ailesi genişlemiş yaş almış mevsim tekrar güze yıl seksenlere dayanmıştı. Biraz sosyolojik biraz eko...