9.Bölüm

2.9K 297 500
                                    


Mahzendekisair ithafen...

Bir önceki duyuruya nezaketen cevap verseydiniz bari. yazar üzgün:(

İyi okumalar...

Cemal, amcaoğlunun heyecanlı tavrına karşın gözlerini bayarak başını hafifçe salladı. Fakat Mahir onu beklemeden kaç yıldır görmediği, çocukluk arkadaşına doğru hızla ilerlemeye başlamıştı bile. Cemal arkasındaki gençlere baktı sonra önünü dönüp ellerini belinde birbirine kenetleyerek, tokalaşmaları yetmeyip birbirine hasretle sarılan, iki adama doğru ilerledi.

Mahir, arkadaşından ayrılarak Cemal'e döndü. Sitemkar bir tonla "yahu insan demez mi bizim Ferman da buraya geldi komşu olduk diye?" dedi.

Ağız burun eğerek "çok önemli bir haber değildi ki sana ulaştırayım" diye karşılık verdi Cemal. Hal ve hareketlerine bakan Mahir anlamıştı istekli bir komşuluk olmadığını. Cemal'e gülümseyerek "hala hallolmadı mı bu mesele de?" derken Ferman onun sözlerini duymazlıktan gelerek Süleyman'ı işaret etti.

"Mahir bu senin mi la? Tıpkı sana benziyor."

Diğerinin gözleri zaten annesinindi, çalımı ise Cemo!

''He ya benim! Süleyman gel amcanın elini öp lan!''

Süleyman, selamlaşmanın hiç sevmediği bu kısmıyla tekrar karşı karşıya kaldığı için memnuniyetsizliğiyle beraber öne doğru adımladı.  Ferman' ın uzattığı elini öptü. Elinde ceketiyle yanına gelen oğlu Asım'ı gösterdi Ferman.

Ömer babasına kaş göz edip elini öpmem gerekir mi diye sordu. Cemal, kocaman açtığı gözleriyle kaşlarını kaldırdı. Cemal'in oğlu bu şerefsiz habisin elini mi öpecekti?

İki gözü önüne akasıca Ferman efendi  hala gözünü ondan da kapısından da ayırmıyordu. Belki de ona öyle geliyordu ama rahatsız oluyordu işte.  Niye görmezden geliyordu Mahir? Niye barış diyordu?

''Bizim Asım ' a da Seyfo' nun kızını istedik. Kurbandan sonra düzen kurup düğün yapalım diyoruz. Burada olursun değil mi?'' dedi Ferman.

Mahir, ''Seyfo' nun kızı mı? Onun kızlar küçüktü de büyümüştür şimdi ya bende kaç yıl öncesinde kaldıysam öyle. İnşallah gelirim Ferman. Arabamı da düğün arabası yaparım gelirsem. Cip kiralamaya gerek kalmaz öyle eski zamandaki gibi'' derken karşısında mahcupça ezilip büzülen aynı anda sevinci gözünden okunan heybetli gence göz kırptı.

''He ya kalmaz sayende. O gün gelsin de hele. Biz de dedik bir kurbanlık alalım da geç buyur Ferze bir çay yapsın içelim. Sonra gideriz. ''

''İnşallah başka zamana. Şimdi Cemal'le mezata gidecektik bizde gel beraber gidelim.'' 

Mahir' in ağzından düşmeyen maşallahları inşallahları Ferman'ın evine, oğlunun düğününe yaptığı davetle sıkılan Cemal, ''hadi Mahir işimiz gücümüz var!'' diye uyardı amcaoğlunu.

Cemal' e ters ters bakan Ferman sanki çok meraklıydım onunla mezata gitmeye, Mahir' e uyup gideyim de şundan davar alıp para mı kazandırayım? diye düşünüyordu.

''Heee! Ee siz gidin bizim Cemil yok ortalıkta ona bakalım. Asım hadi kardeşini bul oğlum. Sen git Mahir düşer ardınıza geliriz sonra da bize gelir yemek yeriz.''

''Hadi o zaman görüşürüz inşallah ama yemek olmaz yenge yapıyordu. Hangi kapı senindi? Çaya gelirim.''

Cemal başıyla gençleri ileri doğru yönlendirdi. Sonra amcaoğlunun omzuna dokunarak ''Yürü Mahir yürü! '' dedi. Gençlerin ardından yavaş yavaş ilerlerken ''dediğine bak hele şerefsizin sanki aç bırakıyoruz misafirimizi? Arabanın da başına bir hal gelmese durup durduk yere. Topal'ın gözü içine aktı resmen! Bu bizim salak da hala düğün arabası yapayım diyor, dua et Alamanya'ya sağ salim varasınız'' diye kendi kendine mırıl mırıl mırıldandı. Arkasından yetişen Mahir o haline güldü.

Gül Cemal 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin