@Guvenc70 ithafen...
İyi Okumalar...
Toprak sahiplerinin elleri semaya dönük beklediği , neredeyse yeryüzüne inen ve yeryüzündeki bazı canlıları ha yağdı ha yağacak diye endişelendiren ağır yüklü kara bulutların gün akşama dönerken bile gökyüzünde hatırı sayılır miktarda beyazlığını koruması ve sabahtan beri kapalı olan havadan ötürü Cemal akşam olduğunu fark edememişti. Mahah'a göz kırpıp daha da şaşırttıktan sonra arkasında duran ablasının eline eğildi.
"Gülistan hanım, sen de gel bize. Çocuklar neredeyse yüzünü unutacak. Bugün bayram olmasa seni de kendimle götürürdüm yemin billah."
"Besudum!"
Cemal, eye ile bawodan sonra ablasının kendisi için kullandığını duyduğu besudum sözü ile güldü. Bazen sırf bunu duymak için takılabilirdi bu kadına.
"Hala mı öyle diyorsun abla? Bak kaç yaşına geldik."
"Eskiden nasıl besudumsan hala öylesin benim için."
"Ne yaptım da bu şerefe nail oldum peki?"
"Onlar mı halalarını görmeye gelecek ben mi onları? Bayram günü gelmeyeceklerde ne zaman gelecekler?"
"Vallahi bizde getirmek isterdik ama Mahir otomobil almış kamyon değil."
Mustafa ile İbrahim ikilinin muhabbetini gülümseyerek izlerken Cemal "otomobile sığdığımız kadar geldik" dedi.
Gülistan gençlere biraz daha yaklaştı, elini uzatıp sırayla tuttuğu yüzlerinden kendine doğru çekerek şakaklarından öptü.
"İnşallah evlendiklerinde gelir bir hafta kalırım."
Mahah gözleri ışıldayarak "inşallah! tez vakitte " dedi.
Gençleri daldıkları anlık hayallerinden uyandıran Cemal " inşallah ama daha erken önce okullarını bitirsinler onlar. Ama sen bir dokuz aya kadar gelirsin bize " dedi.
Gülistan kardeşinin omzuna hafifçe vurup "besudum!" derken gülüyordu. O Mahah'ı hamile sandı bakışlarını karnına indirince utandırdı onu. Dilinin ucuyla vedalaşıp hızla arabaya doğru yürümesine sebep oldu.
"Le erebe, nereye gidiyorsun hızlı hızlı? Sürmeyi bilsen Mahir'in koltuğuna oturacaksın."
Mahah elini arabanın sol arka kapısına uzatırken burnuyla gökyüzünü gösterdi.
"Hava karardı çocuklar evde yalnız kaldı."Mahah'ın uyarısıyla herkes daha hızlı hareket etmeye başladı. Onlar çocukları için erkenci davranırken çocuklar ise yeniden sinema izni koparabilmek için onlardan önce eve girmeye çalışıyorlardı. Şüphesiz ilerisini düşünüp en erkenci davranan ve bu acelecilikle kendisini film boyunca rahatsız eden Cemil'le de bir daha göz göze gelmemeyi amaçlayan kişi Fato idi. Ömer, onla Zeynep'i önüne almış hemen arkasında kendisi ile Ağavni arkalarında da Cemil ile Süleyman'ı bırakmıştı. Kararmaya yüz tutan hava ile Fato gerildi. İkide bir arkasını dönüp ağabeyinin gelip gelmediğini kontrol etti. Bu şekilde sinema salonundan halk eğitim merkezine kadar yürüdüler. Halk eğitimin önündeki durakta beklerken hala hareket halindeki minibüsün, bir ayağı yerde biri araçta ,açılan kapısına tutunan uzun boylu ince adamın minibüs durmadan atlayıp önünde dikilmesi ile şaşkınlıkla ağabeyine döndü.
"Ağabey koş koş bak Murat ağabeyin dolmuşu."
Murat gülümseyerek Fato'ya bakarken sesini daha da yükseltip " Karakol, Karakol! Karakol!" diye tekrar etti üst üste son durağın adını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Cemal 2
General FictionGünler ayların, aylar yılların peşini bırakmadan ardı sıra mevsimleri birbirine bağlamıştı. Yaz geçmiş güz geçmiş köyden kente göç eden Gül Cemal'in ailesi genişlemiş yaş almış mevsim tekrar güze yıl seksenlere dayanmıştı. Biraz sosyolojik biraz eko...