İyi okumalar....
O gün bambaşka bir şekilde gitti İbrahimlerin yanına. Kalbinin gümbürtüsü etraftan da duyuluyor gibiydi. Öyle ki Mustafa bile " iyi misin? " diye sordu.
Barika göz ucuyla İbrahim'i süzerken " iyiyim abi? Ne oldu ki sen iyi misin? " diye sordu.
Mustafa durumu fark edince uzun zaman sonra içten bir gülümseme ile " ben de iyiyim, sağ olasın" diye karşılık verdi. Ardından;
"Bugün Arapça Türkçe çalışma hevesiniz yok galiba."
Barika'nın oradan ayrılacağını düşünen İbrahim hemen atıldı.
" çalışacağız tabi, Barika sorun yok değil mi?"" Mama artık buraya gelmeme izin vermiyor."
Mustafa yüzünü buruşturdu.
"İlk günden beri izin vermiyordu yanlışım yoksa.""Evet ama bugün babana söylerim dedi."
"Neyi?" Biraz öne meylederek "zaten her gün seni bizle görüyor." dedi.
"Sizden pek hoşlanmıyor. Nedenini bilmiyorum ama..."
" ben biliyorum ! "
Mustafa kesin bir dille konuşuyordu. Barika ise elini kolunu koyacak yer bulamadı o anlarda.
"Mustafa ne biliyorsun? " diye sordu İbrahim.
"İbrahim şu haliniz anlaşılmayacak bir şey mi?"
Barika, oturduğu taşın üstünden hızla ayağa kalkarken İbrahim susması için işmar etti Mustafa'ya. Lakin Mustafa'nın Rahmetli bawo gibi düz boğazlığı tutmuştu.
" Aşkınızı diyorum. Tüm köy öğrendi de siz hala ilkokul talebeleri gibi ders çalışıyorsunuz. "
Barika ile İbrahim artık göz ucuyla bile birbirlerine bakamıyorlardı. Genç kız, eli şokla açılan ağzının üstünde evine doğru giderken İbrahim'in omzundan koca bir yük kalktı. Genç kız hem niyetini öğrenmişti hem de kızmamıştı. Demek ki o da boş değildi ona karşı."Utandı senin ki."
"Utandırdın... benimkini! "
Güldü İbrahim.
Mustafa tarladan bir iki yeşil ot yolarken boş bakan gözleri yakın geçmişine daldı. Piraye ile beraber oldukları gece geldi aklına sonra onla Veysel'in görüntüsü geldi gözünün önüne.
"Utanması güzel bir şey. "
"Seviyor mu sence beni?."
"Aşıksınız dedim ses etmedi. Eyenin akrabası ise ve bu söylediğim yalan ise yüzümüze tükürürdü."
Keyiflendi İbrahim.
"Tatlı kız değil mi? Güzel de.. Eyeme benziyor.""Öyle de huyu suyu bizim eyeler gibiyse yandın."
"Niye?"
"Niyesi mi var? Daha gelmez buraya. Nasıl açılacaksın. Koşturur durursun."
" Hee o kolay artık davarı falan yemlerken çıkarım karşısına, böyleyken böyle derim."
"Yapma etme diyeceğim de sen iflah olmazsın hadi bakalım hayırlısı. Git öyleyken öyle de."
Gülümsedi İbrahim. Baharda yeşillikler arasında hoplayıp zıplayan kuzulardan bir farkı yoktu. Bir oraya bir buraya gidip gelerek ekim için toprağı son kez işliyordu sözde. Eli işinde gözü de gönlü de Barika'daydı. Gözü de gönlü de görür müydü başka birini? Asla! Etraflarında gezinen kızlara göz ucuyla baksa ihanet etmiş sayardı kendini. Ama Ömer'in gözü görürdü! Dişi sineği bile. Bir Ağavni bir Ayşe derken nisanın ortasında yatağını dama serdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Cemal 2
Genel KurguGünler ayların, aylar yılların peşini bırakmadan ardı sıra mevsimleri birbirine bağlamıştı. Yaz geçmiş güz geçmiş köyden kente göç eden Gül Cemal'in ailesi genişlemiş yaş almış mevsim tekrar güze yıl seksenlere dayanmıştı. Biraz sosyolojik biraz eko...