17. Bölüm

992 48 8
                                    

Göksel - Acıyor
Mithat Körler - Bende Özledim

Başımı yasladığım araba koltuğundan dışarıyı izliyordum. Hızla geçtiğimiz yolda dağlardan başka hiçbir şey yoktu maalesef ve yüksekliği insanı ürkütecek cinstendi. Kollarımı göğsümde bağladım. Havalar soğumaya başlamıştı iyice. Anlaşılan buralara kış dedikleri gibi erkenden gelecekti. Bir haftadır vücudumda halsizlikle beraber aşırı üşüme hissi vardı. Sanırım grip olacaktım ve belirtileri erkenden başlamıştı. Kollarımı sıvazlamamla Baran'ın elime dokunması da aynı anda gerçekleşmişti.

'' Üşüyor musun? '' diyerek elimin birini avucunun içine alırken, '' Üşüyorsan klimayı açayım güzelim. Hava iyi diye açmadım ben.'' Elime bir öpücük kondurup, yolu kontrol ederken ara ara bakışları bana dönüyordu.

Elimi avuç içinden kurtararak kendime çektim ve yeniden kucağıma yerleştirdim. Yaptığım hareketle elimi tutan eli boşta ve havada kalırken Baran'ın bakışları da bana dönmüştü birkaç saniye. Fakat araba kullanmasından sebep önüne dönmüştü hemen.

'' Hayır, iyiyim gerek yok. '' verdiğim kısa cevapla iletişimimiz de sona ermişti.

Bir haftadır aramız böyleydi. Bu bir haftada Baran yine geç gelmeye devam etmişti ara ara da olsa. Öncekinden tek farkı, ben uyumadan önce evde olmaya çalışmasıydı. Kavga ettiğimizde söylediğim gibi bir hafta içinde yatağa gelmeye çalışmamış fakat hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etmişti. Geç gelmesine sebep olan iş artık her neyse bir daha konuşulmamıştı aramızda. Ne ben sormuştum, ne de o aramız böyle olmasına rağmen tek laf etmişti.

'' İyi gibi aslında hava ama Bade bu sıralar biraz fazla üşüyor. Grip olacak herhalde. Geçen Ülker'le bana geldiklerinde de hırkayla oturdu bütün gece. '' diyen Esma'ya dönmeden yolu izlemeye devam ettim.

Van'a gidiyorduk hep beraber gezmeye. Serdar ve Esma bizim arabaya, Muhammet ve Çağrı da Batuhan'ın arabasına binmişlerdi. Hiç gitmek istemesem de Ülker ve Esma bir hafta boyunca başımın etini yemişlerdi ve açıkçası sırf onlar için vazgeçmemiştim. Yoksa ne gezecek moralim ne de halim vardı.

'' Niye benim haberim yok? Doktora giderdik daha ilerlemeden. Keyifsizliğinin sebebi bu mu? '' diyen Baran, dişleriyle alt dudağını ısırırken, bir yandan da bakışları bana düşüyordu.

Keyifsizliğimin sebebinin ne olduğunu kendisi gayet iyi bilmesine rağmen hastalığa yormak istemesi gözlerimi devirmeme sebep olmuştu. Kafamı onlara çevirmeden akıp giden yolu izlemeye devam ettim.

'' Bir şeyim yok benim, iyiyim. Doktorluk bir durumum yok. '' dedim keyifsiz ses tonumla.

Baran'ın umursamazlığı iyice kırmaya başlamıştı artık. Halimiz böyle oldukça da ne onunla, ne de başkalarıyla konuşma hevesim de isteğim de olmuyordu. Tamamen içime kapanıyordum bu durumlarda. Sadece kendimi üzüyordum hâlbuki. Yoksa Baran Bey, gayet iyi hayatına devam ediyordu.

HEMDEM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin