*iyi okumalar
Doruk'un günlük hayatı, üniversitesindeki kampüste öğlene kadar vakit geçirme, akşam cafe-bar olan Hangover'a gitme ve saat 11'i geçtiği anda pub kısmında deli gibi içip, dans etmekti. Bunlara ek olarak haftada 2-3 gün bedensel ihtiyaçlarını gidermek için erkek avına çıkardı. Bu gündelik hayatı 4 senedir yaşıyordu. Boktan olan dersleriyle 2 sene daha okuyacağı kesindi. Bu yüzden bu rutinin iki sene daha gideri vardı.
İstanbul'un güzel yanı çok değişik orospu çocuklarını barındırmasıydı. Her telden insan vardı. Bu insan popülasyonunun içinde, birileriyle yatıp, bir daha o kişiyle karşılaşmamayı başarabiliyordunuz. Küçük şehir olsa, eşcinselliğini bu kadar rahat gizleyemezdi. Şimdiye kadar yattığı kimseye yolda denk gelmişliği olmamıştı. İstanbul'un boktan trafiğine katlanması da bu yüzdendi. İşini garantiye almak için hep karşı yakaya geçer, sosyal medyadan bulduğu çocuklarla takılırdı. Yine o günlerden birindeydi. İlk konuştukları şey penisinin boyutu olan birinin evine gidiyordu.
Vapurdan indikten sonra, kalabalığın ayak sesleriyle otobüs durağına ilerledi. Bok gibi parası, her yere taksiyle gitmesi için yeterliydi ama çocuk mahalleye girerken dikkat çekmemesini, bu yüzden de taksiyle gelmemesini istemişti. Konuştuğu çocuk ona yolu tarif etmişti. O da bu tarife göre gidiyordu. Numaralara baktıktan sonra binmesi gereken otobüsü bulup, ilerledi. Birinden akbil basmasını isteyim 100 kağıt uzattı. Adam parayı almayınca, cebine geri sokmuştu. O bindikten beş dakika sonra otobüs kalktı. Yaklaşık 30 dakikalık yolculuktan sonra gaziosmanpaşa denilen boktan semte varmıştı. Buraya daha önce de geldiği olmuştu. Otobüsten inip, çocuğun attığı konumu açtı. Yürürken, geçtiği sokağın birinde duvara yapılmış resim ilgisini çekince durdu. Bu keko semtinde, elitzm dolu Van Gogh'un 'buğday tarlası ve kargalar' tablosunu görmeyi beklemiyordu. Fotoğrafını çekip, aktif kullandığı sosyal medyaya gaflı bir sözle hikaye olarak paylaştı.
'Bazen çöplükten sanat çıkar #goptanbeklenmeyenhareketler'
Hikayesine o gidene kadar onlarca yanıt gelmişti. Hepsini açıp, okudu. En üste düşen bildirimle kaşları kalktı. Kürşat, tekrar ona yazmıştı.
Kürşatağaoğlu: Semtimde işin ne
İstanbul kocamanken, yaşadığı bu tesadüf Doruk'u şaşırttı. Onun da İstanbul'da yaşadığını bilmiyordu. Zaten hakkında bir şey bilecek kadar diyalogları olmamıştı.
SexymanDoruk: Gaziosmanpaşa'yı da sahiplenmezsin dar görüşlü keko
Doruk, gerçi ona çok uygun diye düşündü. Anında gelen cevapla mesaj kısmından çıkamadan okumak zorunda kalmıştı.
Kürşatağaoğlu: Adres atmaya götün yemedi ama şimdi avcumun içindesin. Hem o malı hem de şimdiki sözlerini yüzüme söylemen için sabırsızlanıyorum
Doruk "vay anasını" diye mırıldandı. Deve kini vardı Kürşat'da. Kim, instagramda yorumdan 'mal' dedi diye birine takardı? Hem sırf dedikodu yaptı diye ona 'karı kılıklı' diyen biri mal denmesini sonuna kadar hak ediyordu. Hakkıyla lafını yiyip, siktirip gitmeliydi.
SexymanDoruk: Sevişmem gereken durumlar var hiç kavga edemem. Başka zamana sen Kadıköy'e gelirsin
O çok istediği adresi, bir ara gönderebilirdi. Görüldü yiyince mesaj kısmından çıkıp yoluna devam etti. Sonunda üç katlı dökülecek gibi duran, binayla geldiğini anladı. Açık olan kapıdan geçip, en üst kata çıktı. Kapı çaldıktan çok kısa süre sonra açılmıştı. Kumral çocuk "hoşgeldin" dediğinde, beğeniyle onu süzüp "hoşbuldum." dedi. Fotoğraftakinden daha yakışıklıydı. Umarım siki de fotoğraftakinden daha uzun olur diye içinden geçirdi. İçeri girdikten sonra ona sarılan bedene, yadırgamadan karşılık verdi. Omzunu saran kollar, kalçasına inince gülüp elini itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Sevebilirsen (bxb)
RomanceTAMAMLANDI "Ben beni güzel sevebilecek birini istiyorum." "Ama aradığın şey güzel sikebilecek biri."