89

9.6K 786 150
                                    

*Sonraki bölüm final. iyi okumalar 🖤

Doruk, döndüğünde tereddütlere sahipti. Şimdi bu tereddütleri gerçekleşmedi diye mutluydu. Kürşat özlemin yoğunluğuyla üzerine titriyordu. Arada bir laf dalaşına girseler bile her şey güzeldi.

Doruk geldikten sonra bir hafta, Kürşat'la zaman geçirmişti. Sonradan halasının gelmesiyle ayrı kalmışlardı. Bu ayrılığı, arkadaşlarıyla görüşmek için kullanmaya karar vermişti.

Kafede oturmuş, arkadaşlarını bekliyordu. Uğurcan ve Zahit'le yalnız buluşup, sonrs diğerlerinr katılacaktı. Mekana önce Zahit girdi. Ona kısaca sarıldıktan sonra, karşısına oturmuştu. Uğurcan'da beş dakika sonra gelip ikisine de sarılmadan sandalyeye kuruldu. Doruk, üzgün hissediyordu ama bu mesafeyi kendisinin açtığının farkındaydı.

Siparişlerini verdiler ve havadan sudan sohbet ettiler. Doruk, önlerindeki yemek bitince onlara gelmeden önce yaptıkları konuşmayı hatırlattı. Zahit'de, Uğurcan da ona oldukça yumuşak tepki gösterdiler.

'Konuşmaya gerek yok. Yollarımız çakışırsa, açarız konuları'

Bu konulara girmeden, her türlü konudan konuştular. Zahit, Doruk gittikten sonra ilerleyen ilişkisini anlattı. Uğurcan 'Allah yalnızların yanındadır' deyip tarafını belli etti. Doruk ise utana sıkıla onlara kendi ilişkisinden bahsetti. İkisi de ona kötü tepki vermedi. Birlikte gruplarının yanına geçtiklerinde de sabaha kadar eğlendiler.

Doruk barda diye kuduran sevgilisiyle sürekli konuşarak yatıştırdı. Kürşat'ı davet edecekken Uğurcan'la göz göze gelmişti. Sonunda sabaha doğru Kürşat onu almaya geleceğini yazmıştı. Yarın izinli olduğu için, Doruk heyecanla mekandan çıktı.

Halası geldiği için her boş an değerliydi. Doruk, gittikten sonra Kürşat'ın halasıyla yaşadığı tartışmaları öğrenmişti. Artık bilinip, bilmezlikten geliniyorlardı. Doruk, Kürşat'ın başta sevdiği halasına sinir oluyordu. Yine de Kürşat 'sessiz kaldıkça sorun yok' dediği için, bu durumda yorum yapmıyordu.

Mekanın kapısında beklerken gelen araba birkaç kişinin bakmasını sağladı. Doruk, eskiden elit takılan biriydi. Bakkala bile taksiyle gidecek tiplerdendi. Rüstem denilen çocuk 'taksiyle gelme, mahallede dikkat çeker' dediğinde hayatında ilk kez otobüse binmişti. Ondan sonra da elitliği tamamen kaybolmuştu. Hurdaya dönmüş arabaya ilerlerken, asla yadırgamıyordu.

Kapıyı açtığında, Kürşat ona bakıp "Hasbinallah" dedi.

Doruk kıkırdayıp "Fotoğraf atmıştım." diye konuştu.

Kürşat boynunu kütletip, cevap vermedi. Barların olduğu kısımdan çıkarken yanlış bir şey söylememek için dudaklarını kemiriyordu. Doruk 'dikkat edeceğim' dedikten sonra, giyinişine dikkat etmeye başlamıştı. Kürşat arkadaşlarıyla eğlenmeye geldi diye ses etmek istemiyordu. Doruk'un çabasının farkındaydı. Bir daha onu kırmak istemiyordu.

Doruk "Bu ara da sana bir şey söylemem lazım." dedi.

Kürşat gergince "Dur daha yeni dinginleştim. Sinirlenmeyeyim hiç" dediğinde, Doruk onun elinin üstüne elini koydu.

Şirince bakarak "Ben sana ne zaman bir şey söylesem sinirleniyor musun?" diye sordu.

Kürşat anında "Evet" demişti.

Doruk göz devirip, parmaklarını onun parmaklarına geçirdi. Kafasını omzuna yaslayıp "Bu sefer kına yakacaksın" diye homurdandı.

Kürşat cevap vermeden, anlatması için bekledi.

Doruk "Uğurcan ve Zahit'de vardı bugün." der demez, Kürşat sinirle "Tahmin etmiştim." dedi.

Gaza yüklenirken, elini de Doruk'un elinden çekti. Doruk 'dellendi barzom' diye düşünüp "Onlarla arkadaşlığımı bireysel olarak rafa kaldırdım. Sen bu konularda bana inanınca, anlayış gösterirsen yeniden arkadaşlığımızı düşüneceğiz." dedi.

Aslında Zahit, sevgilisinin kıskanç olduğunu söyleyerek bir daha eskisi gibi olmayacaklarını belli etmişti. Uğurcan'da 'gerek yok' demişti. Doruk vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu.

Kürşat yan gözle ona bakıp "Ciddi misin sen?" deyince, Doruk kafasını salladı.

"Mutlu oldun değil mi kürdom?"

Kürşat rahatladığını itiraf ediyordu. Omuzlarından büyük bir yük kalkmış gibi, çektiği elini onun eline uzatıp dudaklarına kaldırdı. Avcunun içini öperken "Sağol güzelim" dedi.

Kürşat, bu devam etse kendi kendini yiyip bitirecekti. Doruk'a tekrar konuyu açmamak için de iyice içinde kuduracaktı.

Doruk iç çekip "İnanman hakkında bir şey demedin" deyince, Kürşat "bunun inanmakla alakası yok. Bir daha bu konu da konuşmak istemiyorum. Madem bitirdin, olduğu yerde kalsın." diye konuştu.

Doruk, zamanla bu konunun tekrar açılacağının bilincinde kafasını salladı.

Kürşat "Sana geçelim, uyuruz. Akşam Yunus'un vedası var" dediğinde, Doruk "Ben gelmeyeceğim demiştim" diye atıldı.

Yunus'un kız istemesi uzayınca, bu günü de ertelemişlerdi. Doruk, canlı canlı hayvan kesilirken izleyebileceğini sanmıyordu. Üstelik hayvanı Hamdi ve Kürşat kesecekti. Doruk, Kürşat'ı o halde görmek istemiyordu.

Kürşat "Olmaz öyle. Yunus davet etti seni, ayıp" dediğinde, Doruk göz devirdi.

"Ben ona nişan hediyesi vereceğim sonra."

Kürşat "Emin misin?" deyince, "Sen de gitme" dedi.

Ardından "Oha sevgilim ben dünyanın en bencil insanına döndüm birden" diye eklemişti.

Kürşat güldüğünde, o da tebessüm edip "Hayvan kesildikten sonra gelebilirim" diye mırıldandı.

Kürşat "Tamam" dediğinde, arabayla evine gittiler.

Doruk hafif alköllü olduğu için, aşkı depreşmişti. Sevgilisinin üzerine atlamak istiyordu.

"Arabada seviş-"

"Her şeyin yeri ve zamanı var yavrum. Özellikle yeri."

Kürşat onun sözünu kesince göz devirdi.

"Hiç özlememişsin sen beni."

Kürşat sertçe nefes verip "Bir de bana sor" dediğinde, kıkırdadı.

Ona naz yapmak hoşuna gidiyordu. Araları yeni düzeldiğinden bir süre böyle kavgasız olacaktı.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin