35

15.1K 1K 176
                                    

*iyi okumalar

Doruk, arabanın içinde sürekli kımıldanıyordu. Yanındaki bedenin onu kabul etmesi, içini kıpır kıpır etmişti. Bu da dışına yansıyordu. Heyecanı 1km uzaktan bile belli olabilirdi. Kürşat'ta onun bu heyecanını anlamıştı. Yandan, Doruk'a doğru bakarken bir yandan da verdiği kararın sorgusunu içinde yaşıyordu.

Deneyelim demişti de Kürşat hiç ilişki adamı değildi. Bir ilişki nasıl yaşanır bilmiyordu. Üstelik Doruk'la sadece bir aydır tanışıyorlardı. Bu tanışıklık zamanı da hep sürtüşmeyle, bir kerede sürtünmeyle geçmişti. Şimdi bunun ötesinde ne yapacaklardı? Kürşat, içindeki kararsızlığın sebebine arada bir bakmaya devam ederken arabayı onun evine doğru sürdü. Doruk'u reddetmeye hazırlanması, hayalkırıklığıyla bakan gözlerle son bulmuştu. Kürşat, Doruk'ta onu tam olarak çeken şeyden emin değildi. Renkli kişiliği, beyaz teni, koyu kahverengi saçları, kehribar gözleri, o minik, ince dudakları ve hafif yuvarlak küçük burnu diye zihninin sıraladığı özellikleri hafifçe öksürerek defetti. Zihni artık inkar da edemiyordu.

Doruk, gruptan arkadaşlarıyla konuştuktan sonra, sevgilisine baktı. 'Sevgili' ona uzak gelen kelimeyken şimdi hemen yanındaydı.

Bedenini tamamen ona döndürürken "Fazla sessiz kaldık." dedi.

Kürşat'ı konuşturmak istiyordu. Konuşurlarsa heyecanını onunla paylaşabilirdi. Doruk kalbi patlayacak gibi hissediyordu. Alışık olmadığı bu hissi kabullenmişti. Kürşat'a fena tutulmuştu.

Kürşat "Konuş." deyince, göz devirip "Odunsun." dedi.

Kürşat bu dediğinr hafifçe güldü. Doruk gülünce iyice ortaya çıkan sivri çenesine bakarken alt dudağını yaladı. O çeneyi ısırmak istiyordu. Onun tüm vücudunu ısırmak istiyor da olabilirdi.

"Of azdım"

"Ne?"

Kürşat'ın şaşkın sesine gülerken elini hiç düşünmeden, kot pantolonun üstünden penisine götürdü. Kürşat'ın irileşen gözlerine bakarken kotun üstünden bile hissedilen organı hafifçe okşadı.

"Araba fantezim oluştu. Tam şu an."

Kürşat, onun elini tutup ittiğinde, Doruk dudaklarını büzdü.

Kürşat sertçe "Düzgün dur lan" deyince "Sevgilinle lanlu lunlu konuşma koçum." diye karşılık verdi.

Kürşat 'sevgilim' lafıyla bir süre duraksadı. Ardından o duraksamadan kurtularak konuşmaya devam etti.

"Sevgilimin aklı sürekli sikilmekte."

Doruk onun sevgilim demesini feci çekici buldu. Son kelimeye takılmadı bile. Bu sefer elini Kürşat'ın elinin üstüne koydu.

"Seni hissetmek hoşuma gidiyor."

Kürşat yutkunurken aklına geçirdikleri zevkli dakikalar geldi. Onun da feci hoşuna gitmişti. Doruk'un dar deliğinin penisini kavrayışının verdiği his, hala orada gibiydi.

"Ulan beni yoldan çıkarıyorsun."

Doruk, onun bu tepkisine gülerken parmaklarını birbirine doladı. Kürşat, elleri arasındaki ele kısa bir bakış attı. Bu ona garip gelse bile, istemsizce Doruk'un elini okşamıştı.

"Seni evime de çıkarabilir miyim?"

"Aklın fikrin sikişte harbi. Hani derin şeyler istiyordun?"

Doruk birleşen ellerini kendi kucağına çekerken "İkisini de istiyorum." dedi.

Kürşat ona uyum sağlamakta zorlanacağını düşündü. O duygusal düşünmeye başlayacakken, Doruk aklını seksle bulandıracak gibiydi. Kürşat belki de böyle daha iyi olur diye düşündü. Zaten öbüründe ne bok yiyeceğini bilmiyordu.

"Eve ani gelen olmaz değil mi?"

Doruk hevesle "Olmaz." dedi. Onu ikinci kez hissedecek olmak, yine heyecanla dolmasına neden oldu.

Kürşat arabasını lüks siteye soktuğunda, yanındakiyle hayatları arasındaki farkı bir kez daha anladı. Kürşat'ın çevresinde Doruk gibi zengin bebeleri yoktu. Şimdi kendini o bebelerden biriyle ilişkiye almıştı.

"Hangi bina?"

"En sondaki."

Kürşat, binanın önüne arabayı parketti. İlk arabadan inen Doruk oldu. Lüks arabalar içinde, fazlasıyla aykırı duran şahin sitedekileri oldukça şaşırtacaktı. Kürşat arabadan inip, Doruk'un yanına ilerledi. Arabayı kitledikten sonra anahtarı parmakları arasında çevirdi. Doruk bu hareketi bile fazla havalı buldu. Kekonun havasına düşüyordu.

Binaya girerlerken Kürşat "Ailen ne iş yapıyor senin?" diye sordu.

Doruk hiçbir partneriyle ailesi hakkında konuşmamıştı. Buna ufak detaylarda dahildi. Ailesi yokmuş gibi davranır, aile sorularını terslerdi. Kürşat'a ise direkt dökülmüştü.

"Babam yatırımcı. Annem de onun en büyük yatırımı."

Kürşat anlamayarak bakınca Doruk "Moda tasarımcısı. Babam da sermayesi." dedi. Annesiyle babasının arasında aşkın a'sı bulunmazdı. Babası dışında herkes annesine aşık olurdu. Fransızların soğuk güzelliğine sahipti. Saçları kendisininkinden bir tık daha koyuydu. Yüzü keskin hatlara sahipti. Teni süt kadar beyazdı. Annesiyle arasındaki en büyük görünüş farkı gözleriydi. Annesinin gözleri safir kadar maviydi. Doruk malesef gözlerini babasından almıştı. Gerçi gözleri mavi olmasa da renginin güzelliğiyle ilgili iltifat alıp dururdu.

Kürşat "Annen babanı kullanıyor mu demek oluyor bu?" dediğinde asansöre binmişlerdi.

Doruk gerçekten çorap gibi sökülüyordu.

Kafasını sallayıp "Babam da annemi kullanıyor. İdeal ilişki. Karşılıklı anlaşma ve devamlılık." dedi. Bunun Kürşat'ı sinir ettiğini farketmemişti.

"Öyle ilişki mi olur lan?"

"Oluyor. Bizimkilerin 27.senesi mesela. Hala kavga ettiklerini duymadım."

Asansör kapısı açılırken, Kürşat "Benden çıkarın mı var?" diye sordu.

Bu Doruk'u duraklatmıştı. Tabi Kürşat onu öküz gibi iteleyince hareket etmek zorunda kaldı.

Doruk ailesinin ilişkisinden nefret ediyordu. Sadece bunu söylemek istememişti. Babası  annesine istediği her şeyi verip, kazanç olarak da erkek çocuğu istemişti. Doruk doğduktan sonra ilişkileri tamamen iş ilişkisine ve gövde gösterisine dönmüştü. Doruk sevgisiz ve dünyanın en ilgisiz ailesinde büyüdüğünü söylemek istemiyordu.

"Senden tek çıkarım beni sevmen olur."

İlerlerken, Kürşat "O kadar romantik misin?" diye Doruk'la alay etti. Doruk, kapının önüne gelince cebinden anahtarı çıkardı. Bir yandan da Kürşat'a laf yetiştiriyordu.

"İçimde iflah olmaz bir love adam yatıyor."

Doruk, ensesinde hissettiği nefesle alaylı konuşmasını sonlandırdı. Açılan kapıya rağmen ikisi de içeri geçmiyordu.

Kürşat "iflah ederiz." dediğinde, Doruk ensesinden başlayarak bacaklarına kadar elektrik akımının geçtiğini hissetti. Kendini arkasındaki bedene yasladığı an, Kürşat onu içeri doğru itti. Hemen arkasından gelip kapıyı da kapattı. Doruk ona dönüp, ellerini boynuna doladı.

Şehvetli tonda "Etmelisin." dedi. Az önceki titremeyi tüm vücudunda hissetmek istiyordu.

Kürşat tüm kararsızlığını sikip attı. Düşünmeyi kesecekti çünkü ona kollarını dolamış çocuk, düşüncelerinin ötesinde güzellikteydi. Kalçasından onu kavrayıp, kucağına çekerken Doruk'da kendini yukarı itmişti. Bacaklarını Kürşat'ın beline dolayıp, dudaklarını ısırdı.

Yanda bulunan boy aynasına bakıp "Çok yakıştık bence." dedi.

Kürşat ise dudaklarını onun dudaklarına bastırarak cevabını verdi.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin