65

9.6K 795 340
                                    

*iyi okumalar 🖤

Öfke bedenin en derinliklerinde oluşan ve büyüdükçe bedeni parçalayarak çıkan, tutulmaz bir güçtü. Kürşat kendisine 'ibne' deyip kıkırdayan Efekan ve arkadaşlarının leşini çıkarırken öfkesi patlamıştı. Onun derinliği 'ibne' kelimesi değildi. 4 gün önce kendini hiçe sayıp kıskançlığına yenilerek Doruk'u görmeye gitmişti. Doruk aşağı inmememiş, evinin önünden ayrılmadan önce attığı son mesaja da cevap vermemişti. Günler geçmesine rağmen tek tik olan mesajıyla engellendiğini düşünüp, iyice berbat bir ruh haline girmişti. Kendisini yanlış kişi için çiğneyip duruyordu. Onunla 'özel jetimdeyim' diye alay eden herif, Uğurcan'la mal gibi beklemesine sabaha kadar gülmüş olmalıydı. 10 dakika değil, yarım saat beklemesine inanamıyordu. Çekip Suhran'ın evine geldiğinde kanı fokur fokurdu. Suhran onu sakinleştiremeyince, arkadaşını da germemek için semtine geri dönmüştü.  Döner dönmez de it sürüsü peşinde takılmıştı.

Yerde ağzı burnu kan içinde yatan Efekan'ın boğazına ayağıyla bastırıp, çocuğun nefessiz kalmasını salladı.

Ayakkabısına vurup, nefes almaya çalışan çocuğa uykusuzluktan kızarmış gözleriyle baktı. Bu it haddini aşalı çok olmuştu. Çıkardığı dedikoduları yanına bırakmasının tek nedeni, Doruk'un dibinden ayrılmamasıydı. Şimdi, onunla ilgilenecek zamanı vardı. Kürşat bunun nedeninden memnun olmadığını, kendine itiraf edemiyordu.

Efekan'ın arkadaşlarından yerden kalkabilen olmamıştı. Efeken bu köpeğin hiçbir zaman bu kadar saldırgan olduğuna şahit olmamıştı. Önceki kavgalarında üç kişi gelirler ve şu ankiyle aynı hasar olurdu. Şimdi Mert bile yerde kıvranıyordu. Söğüt bayılmış gini hareketsizdi. Ferit ise kalkmaya çalışıyor ama başaramıyordu. Efekan arkadaşlarını bu hale getiren herife en sert bakışlarını attı. Tek demeyecek, sopayla dalacaklardı.

Kürşat "Sana nefesini keseceğim demiştim kurt. İninden çıkmamalıydın" dediğinde, Efekan'ınnsalyaları ayakkabısına doğru akıyordu.

Efekan kayan gözlerini yerinde tutmaya çalışırken, kalan son gücüyle boynunun ezilmesini engellemek için baskıyı ittiriyordu. Konuşamayacak kadar nefessizdi.

Sokağın başından "Kürşat, abi dur!" diye gelen Yunus'a kadar, Kürşat'ın gözleri yerdeki bedenden gram ayrılmamıştı.

Koluna sarılıp, onu çekiştiren iki beden Hamdi ve Yunus'tan başkası değildi. Önüne koşup, onu ittiren kişi ise Osman'dı. Kavgayı haber alıp gelmiş olmalılardı.

Hamdi "Ulan herifleri haşat etmişsin. Cesede mi döndürecektin gelmesek?" deyip kuzenini duvara yasladı. Kürşat onları iterken, Yunus'ta tuttuğu kola sıkı sıkı sarılmıştı.

"Kardeşim hapse mi girmek istiyorsun? Bir sakin ol"

Efekan öksüre öksüre boğazına sarıldı. Vücudunu dikleştirirken gelen herkese tiksintiyle baktı.

"Tasmasını düzgün tutun şu kürtün"

Hamdi öfkeyle "Kapa lan çeneni köpek!" dediğinde, Efekan "Soysuzlar" diye tısladı.

Kürşat "Bırakın beni, bu it haddini aşalı çok oldu." dediğinde, Hamdi hemen kuzenine dönmüştü.

O kadar öfkeliydi ki, üç kişi olmalarına rağmen onu bastırmak zordu. Üstelik dört kişiyi haşat etmesine rağmen, Kuzeni sapasağlam duruyordu. Hamdi, onun öfkesinden bir Allah'a sığınırdı.

"Canını yediğim, onun haddini bildiririz orası ayrı da ölüm sadece Allah'tandır. Ellerini kanına bula da canına bulama"

Osman "Katil mi olacaksın, sakinleş" diye, Hamdi'yi destekledi.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin