*iyi okumalar
Kürşat yaptıkları ahşap masa ve sandalyeleri kamyona taşırken, nakliyeci olan adam ona minnetle bakıyordu. Yaşlıydı ama hala işindeydi. Kendisine yardım eden gence dua ede ede, bugün yorulmadığı için şükrediyordu.
"Sağol evladım."
Kürşat kafasını 'önemsiz' der gibi sallayıp, adama "Kolay gelsin." dedi. Adamın işini gercekten kolaylaştırmıştı. Adam kamyona binip, marangozhanenin önünden ayrıldıktan sonra, ustası dışarı çıkıp ona su uzatmıştı. Kürşat soğuk suyu alıp, lıkır lıkır içti. Ardından kapının onündeki küçük masanın üzerine, boş bardağı bıraktı.
Cumali usta elini Kürşat'ın omzuna koyup "Yine birilerine yardım edeceğim diye yükleniyorsun kendine." diye ona sitemkar şekilde konuştu.
Cumali babacan bir adamdı. Kürşat çocukluğunu onun çırağı olarak geçirmişti. Bu genç yaşında kendisi gibi usta olup, onu gururlandırmıştı. Esmer çocuk zanaatında gerçekten iyiydi. Tek kötü yanı, işinden fazlasını yapmasıydı.
Kürşat "Gencim usta, enerjim yerinde şükür." deyince, Cumali omzunu patpatlayıp elini çekti.
"Gücün kuvvetin yerinde de, zamanın gidiyor be oğlum. Ben sana izinlisin diyorum yine geliyorsun."
Kürşat boş gezmekten hoşlanmazdı. Ya kahvehaneye gidip okey atacak, ya da işe gelip ustasına yardım edecekti. İkincisini seçmişti.
"Ne yapayım usta, zamanımı dolduracak başka bir şey yok."
"Bir kız bulsana kendine şöyle helallisinden. Zamanını ona ayırırsın."
Kürşat hiçbir zaman ilgisini çekmeyen kadınlarla ilişki düşünmemişti. Ustasına bunu söyleyemezdi. Ne zaman bu konular açılsa cevabı aynı olurdu.
"Kimsenin kızını üzmeye hakkım yok zamanım dolsun diye. Severek olur o işler."
"Oğlum sen de hep bunu diyorsun ama yıllardır yanında kimseyi görmedim. Kalbinde yara mı var yoksa?"
Kürşat kafasını eğip, iç çekerken "Var bir yaramız." diye konuştu.
Çevresinde kimsenin anlamayacağı bir yaraya sahipti. Doğuştan geliyordu ve onarılması mümkün değildi. Yarasını saklamaya ve daha da açılmaması için kapamaya çalışıyordu.
"Başkasının helali değilse o yara, halledilir oğlum."
Kürşat "Helali." deyince, ustası susmakla yetindi.
Biliyordu deli oğlanın kimsenin karısına yan gözle bakmayacagını. Kürşat ise sadece bu konuyu uzatmamak için, olmayan birinin helalliğinden bahsetmişti. Onun yarası biriyle değil, bir şeyle alakalıydı.
Islık sesinin ardından, ustası "Geliyor senin zıttın." diye yüzünü buruşturdu.
Hamdi, Kürşat ne kadar ciddiyse o kadar ciddiyetsizdi. Ortak olan yönleri, ikisinin de köpek gibi çalışmasıydı. Hamdi'de içmekten köpek olanlara, sabaha kadar çorba satan bir yerde çalışıyordu. Sarhoşlarla uğraşmasından dolayıydı bu ciddiyetsizliği.
"Cumali amca, Kürşat'ı bir salsan izin gününde bile burda. Ayıptır."
Kürşat "Zevzekliğe başlama hemen." deyince, Hamdi elindeki tesbihi çevirip sırıtmıştı.
Cumali "Ben içerdeki dolabı bitirivereyim hele." deyip iki kuzeni yalnız bıraktı.
Kürşat, cebinden paketi çıkarıp icinden kendine bir dal alıp kuzenine uzattı. Hamdi'de onu geri çevirmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Sevebilirsen (bxb)
RomanceTAMAMLANDI "Ben beni güzel sevebilecek birini istiyorum." "Ama aradığın şey güzel sikebilecek biri."