*iyi okumalar 🖤
Doruk, üç gün annesinin görüşmelerinin bitmesini beklemişti. Bu bekleyiş iyi olmuştu. Kürşat'ın ona olan özlemini daha da hissetmişti. Bu, Doruk'u mutlu ediyordu. Çoğu şeyi kabullenmek zor olsa da başarmıştı. Hepsi, Kürşat'ın tavırları sayesindeydi. Doruk, ikna olmaya zaten hazırdı. İkna eden de çabalayınca, tadından yenmez olmuştu.
Doruk gitmek için sabırsızlanıyordu ama annesiyle konuşmadan, hazırlık yapmak istememişti. Yanında kaldıkça, araları daha da düzelmişti. Soğuktan dolayı, fazla kullanılmayan havuzun kenarında oturan Berenice, giydiği sarı bornozdan gözüken beyaz teniyle ayın altında parlıyordu. Doruk, elindeki şarabı içerken zaferini kutladığını biliyordu. Partideki sorunları kusursuzca halletmişti. Adının anlamı gibi zafer getirmişti.
Doruk, annesinin karşısındaki şenzlonga uzanarak boğazını temizledi. Gökyüzünü izleyen kadının bakışları hemen ona dönmüştü. Dikleşirken, elindeki sarabı yanındaki masanın üstüne koydu.
"Sevgilim, uyumadın mı?"
Doruk "Bu saatlerde hiç uyumuyorum" dedi.
Geldiğinden beri hep sabaha doğru uyuyordu. Annesiyle en son akşam yemeklerinde birlikte olduğundan, kadının bundan haberi yoktu. Olmaması da iyiydi. Böylece Kürşat'la rahatça konuşabiliyordu.
Berenice saçlarını geriye atarken, gözlerini kısarak "Gece uykusuz kalmak büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkiler." dedi.
Doruk istemsizce güldü. Annesi hep böyleydi. Onunla ilgili konuşur ama ilgisini göstermezdi. Yani sözleri düşünceli bir anneye, davranışları sevgisiz bir anneye aitti.
"Türkiye'ye dönünce uykumu düzene sokarım."
Doruk, annesinin aralık kalan dudaklarına baktı. Berenice her zaman düz ve soğuk ifadesi olan biriydi. Bu yüzden şaşkın ifadesi, nadirdi.
Önce aralık dudaklarından "Dönmek?" diye bir soru çıktı. Ardından kaşlarını kaldırarak "Buraya temelli gelmedin mi? Ziyaret olarak mı gitmekten bahsediyorsun?" diye sordu.
Doruk, istediği fırsatı elde etmişti. Şimdi annesine gitmek istediğini söyleyecekti.
"Arkamda bıraktığım sorunu hallettim bu yüzden evime geri dönebilirim. Senle bunu konuşmak istiyordum. En kısa zamanda gitmek istiyorum. Jet'e gerek yok, yarına bilet alabilirim."
Doruk, annesinin mutlu ya da tepkisiz olmasını bekliyordu ama yeşil gözlerinden geçen hüzünü kesinlikle beklemiyordu. Bu yüzden, az önceki şaşkınlık ifadesi kendisinde de oluştu.
Annesi şenzlonga yaslanırken, kaplan derisi gibi oje sürdüğü parmaklarıyla onun eline uzandı. Doruk şaşkınca eline kapanan ince, uzun parmaklara baktı.
"Sevgilim, acele etmene gerek yok. Burda istediğin kadar kalabilirsin. Sorunu halletmen, iyi ama bunun için dönmene gerek yok. Arkanda bir şey bırakmadan, önüne daha rahat bakarsın. Burası, senin için yeni bir başlangıç olabilir"
Annesinin yumuşak ses tonu, Doruk'a yabancıydı. Doruk onun bir şampanya patlatıp, gidişini kutlayabileceğini düşünüyordu. Bu tepki beklenmedik ve kesinlikle olması gerekendi. Doruk, belki de ilk defa annesinin ilgisini sözleri dışında hareketlerinde hissediyordu. Elinin üzerindeki elin, yavaşça elini okşaması da bu ilginin gösterimiydi.
Gözlerini kırpıştırırken "Mutlu olursun sanmıştım" dedi.
Berenice'in kaşları çatıldı.
"Neden mutlu olayım?"
Doruk yutkunurken "Beni sevmiyorsun. Yanında olmamı istemediğini de biliyorum" dedi.
Doruk, babasıyla büyümüştü. Berenice ona hiç anne olmamıştı. Magazinde boy gösterir ve sonra yanlarından ayrılırdı. Doruk, daha bebekken annesinin onu terkettiğini de biliyordu. Sonradan babasının iş için eve davet ettiği yabancılar kadar gelir olmuştu. Geldiginde de onunla konuşmaz, sadece dik dik yüzüne bakardı. Küçük, sevimsiz bir böcek gibi.
Doruk annesinin Berenice olduğunu ilk geldiğinde bilmiyordu bile. 7 yaşındayken babası onunla annesini tanıştırmıştı. Doruk o zaman küçük kalbinin titrediğini hissetmişti. Annesi çok güzel, çok asildi. Ama çocuğa 3 saniyeden uzun bakmayıp, babasına bilmediği dilde bağırıp çağırmıştı. Doruk annesinin Fransız olduğunu bile yeni öğrenip, babasına Fransızca öğrenmek istediğini söylemişti. Öğrendikten sonra ayda 1 gelen kadınla ilk defa konuşmuştu.
'Anne hoşgeldin'
'Bana anne deme'
Doruk, bildiği dili ondan sonra kullanmak istememişti. Babasıyla Fransa'ya geldikten sonra konuşsa bile, bu dilden nefret etmişti. Büyüdükçe ise bunu umursamaz hale gelmişti.
Berenice "Elbette seni seviyorum küçük sevgilim." dedikten sonra, sustu. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.
"Yanımda kalmanı da isterim."
Doruk "Herneyse" deyip, gözlerini kaçırdı. 23 yaşına geldikten sonra annesinden gördüğü sevgi eksikliğinden sızlanmayacaktı. Hem aylardır bu eksiği hissetmiyordu. Kürşat'tan sonra, Doruk takıldığı birçok şeyi umursamaz olmuştu.
"Yarın gideceğim"
Şenzlongdan kalkıp, alışkanlık olarak arkasını silkeledi. Berenice onun yüzüne bakarken, sonunda iç çekip şarabına uzanmıştı.
"Gidişini ben ayarlarım. Sen sadece hazırlığını yap."
Doruk kafasını salladıktan sonra, hızlı adımlarla arka bahçeden uzaklaştı. Son kez arkasına baktığında annesinin elindeki bardağa düşünceli bakışlar attığını görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Sevebilirsen (bxb)
RomanceTAMAMLANDI "Ben beni güzel sevebilecek birini istiyorum." "Ama aradığın şey güzel sikebilecek biri."