42

14.2K 937 285
                                    

*iyi okumalar

Doruk günlerdir Kürşat'ın mahallesinden çıkmıyordu. Kürşat sürekli çalıştığından, ancak bu şekilde onun dibinde olabiliyordu. Yine gelip, onu dükkanında rahatsız etmeye başlamıştı. Kürşat, bir tane dolabı montelerken o da, montelemediği parçaları yapboz gibi birbirine takmakla meşguldu.

"Kürşat bunu küçük kesmişsin sanki."

Ustası var diye, ona aşkım diyememek Doruk'u biraz rahatsız ediyordu. Her yalnız kaldıklarında ona sırnaşmaya alışmıştı. 1 hafta da bu hale geldiyse ilerisini düşünemiyordu. Doruk, 'bağlanmak sıkıntı' derken kendini o sıkıntının içine atmıştı. Neyse ki Kürşat ona sıcak davranıyordu.

Kürşat, Doruk'un uğraşıp durduğu parçalara bakarken, iç çekti.

"Neyi küçük?"

"Bak kapatınca 0.20 mm'e yakın eksik kalıyor."

Kürşat "Onu nasıl gördün?" derken, işini bırakıp Doruk'un yanına çöktü. Ölçümlerini iyi yapmıştı ama gözle görülemeyecek kadar küçük olan aralığı kontrol edince farketti. Doruk, sırf laf olsun diye konuşuyor sanıyordu.

"Cidden nasıl gördün lan bunu?"

Doruk omuz silkerken "Gözlerim keskin." dedi.

Kürşat'ın mobilyayı yeniden boyutlandırmasıyla söylediğine pişman olmuştu. Farketmeden sevgilisine daha çok iş çıkarmıştı. Anlaşılan bugün de akşama kadar dükkanda olacaklardı.

Kürşat'ın ustası eve giderken onlar hala dükkandaydı. Doruk 'neyse ki artık yalnızız' diye düşündü.

"Aşkım, biraz ara versen?"

Kürşat, çalışırken kendini kaybeden tiplerdendi. İşini bitirmeden başka şeyle ilgilenmezdi. Doruk'un üzgün sesini duyunca, istemsizce bakışlarını kaldırmıştı. Doruk'un bakışlarının da aynı şekilde üzgün olduğunu görüp, işini bıraktı.

"Tamam, verelim."

Doruk'un üzgün ifadesi anında düzeldi. Dükkanın açık kapısına koşarak gidip, önce kapalı yazısını çevirdi. Ardından kapıyı kilitledi. Kürşat onu öylece izliyordu.

"3 saat yeterli olur."

Kürşat "Bunları bitirmem lazım" deyince, Doruk oflayıp "Yardım ederim sana." dedi.

Ardından Kürşat'ın dibine girip, kollarını onun boynuna doladı.

"Şimdi seviş benimle."

Kürşat, Doruk'un sessiz fısıltısıyla yutkundu. Günlerdir yanında olan çocuğun bedenini birkaç kez daha tatmıştı. Yine de ilk anki gibi doyuma ulaşamıyordu.

Ellerini, Doruk'un beline dolayıp "Ofise gidelim." dedi.

Doruk gülümserken "Taşı beni." diye dudaklarına doğru fısıldadı.

Kürşat, onu kalçalarından kavrayıp kucağına aldı. Doruk kollarını biraz daha sıklaştırırken bacaklarını da, Kürşat'ın beline doladı. O şekilde kapısı açık olan küçük ofise girdiler. Kürşat ayağıyla açık olan kapıyı kapadı. Doruk'da elini uzatıp kilidi çevirdi. Dış kapıyı kilitleseler bile ne olur olmaz diyeydi.

Doruk, dudaklarını Kürşat'ın dudaklarına bastırdı. Küçük dudaklarını kavrayan dolgunluklar onu hemen sarmalamıştı. İkisi de gözlerini kapadı. Doruk, Kürşat'ın anında sertleşen öpüşlerine zor karşılık verdi. Dudakları birbirine uyumlu hareket ederken, Doruk Kürşat'ın alt dudağını çekiştirdi. Duyduğu sert nefesle hızlanırken gözlerini iyice yumdu. Onu tamamen hissetmek istiyordu. Doruk, dilini Kürşat'ın ağzına doğru itti. Dilini kavrayan sıcak dil, ardından dişlerle inleyip bacaklarını biraz daha sıktı. Bu Kürşat'ın sertleşen penisini hissetmesini sağlamıştı. Kalçalarının hemen altında ona baskı yapıyordu.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin