78

9.9K 811 330
                                    

*iyi okumalar 🖤

Sofra kurulmuş, rakılar dizilmişti. Kürşat "Ben içmiyorum usta biliyorsun" dediğinde, Cumali usta "Şerbet bu şerbet, vitamin" diye Hamdi'yle bardak tokuşturdu.

Cumali'nin karısı Sümbül, mezelerle gelirken "Allah'ın turnası, domuz fıçısı içe içe böbreklerini yedin. Hala vitamin diyor" diye söylendi.

Cumali "Oğlan nerde?" deyince, Sümbül "Kürşat abisinin yanında içemezmiş, arkadaşlarıyla zıkkımlanmaya gitti. Geberisice bizim yanımızda rakıyla abdest alır" deyip, masaya oturdu.

Bu duruma gelmeleri oldukça absürttü. Kürşat'ı ağlarken gören ustası, onun kendini gizlemesine izin vermeden vurmuştu ensesine. Zaten dertli dertli geziyordu haftalardır. Dükkana gelmeyen zibidiyle, derdini anlamıştı da Kürşat başını dik tutmaya devam ediyordu. Omuzları düşük olsa bile, o dik başı yüzünden konuşamamıştı ustası. Şimdi düşen baştan, düşen yaşlara şahit olunca Kürşat kaçamamıştı.

Dorukla ilgili demişti. Devam edemeyince, Cumali ona paşa sofrası kurmuştu. Bu sofrada sır, söz olur saklanan iz olurdu. Dertler anlatılır, rakılar içilir, ayılınca da akşam unutulurdu.

Hamdi "Usta senin taşaklarını yiyeyim. Sümbül abla se-" derken, Cumali ona sertçe geçirdi.

"Yavaş iç lan it! Hızlı çarpılma ben de çarparım"

Sümbül "Hamdi senin gibi, fil gibi hortumluyor rakıyı. Yarasın ablasının gülüne. Delikanlı adam, rakı masasında belli olur" derken, Kürşat kaşlarını kaldırıp "Ayıp ediyorsun yenge" dedi.

Sümbül hemen ona bakıp "Senin delikanlılığın belli zaten koçum benim." demişti.

Kürşat bir şey demedi. Cumali usta rakı bardağını, onun su dolu bardağına çarpıp kolunu omzuna attı.

"Anlat bakalım gönül yaran nasıl açıldı?"

Hamdi "karı gibi anlatmam diyor" dediğinde, Sümbül "Senin erkekliğine sıçarım Hamdi. Bilmiyor muyuz çorbacıda yapılan her dedikoduyu mahalleye anlattığını?" diye karşılık verdi.

Hamdi hemen ensesini kaşıyıp "Estağfurullah abla sen daha erkeksin" demişti.

Cumali "Mal bu. Çocukkende sevmezdim zaten" diye dalga geçti.

Hamdi bardağı kafasına dikip, yüzünü buruşturdu.

Sümbül "Şaka yapıyor Hamdi. Sen bebeyken mahallede bezinle koşup pipinle oynadığından beri dizimizin dibindesin. Evladımız gibisin, mecbur seviyoruz" deyince karı koca kahkaha attı.

Hamdi "Allah razı olsun" demişti.

Cumali ona hafifçe vurup, Kürşat'a döndü.

"Anlat hadi cengaverim. Ne yıktı bedenini?"

Kürşat, hayatındaki neredeyse hiçbir şeyi anlatmazdı. Belki de bunun nedeni anlatacak çok şeyinin olmayışıydı. Kendini bildi bileli çalışır, ev geçindirirdi. Hamdi gibi gece hayatı yoktu. Yunus gibi kendini geliştirmek için çalışıp durmamıştı. Daha çok Osman gibiydi. İkisi de ailesi için didinir, büyüklerin derdini derdi bilirdi. Kürşat'ın ilk kez kendi derdi oluyordu. Bu yüzden de belki de ilk kez hayatında olanları anlatmıştı. 'Doruk yüzünden' demek bile onun için anlatmaktı. Daha fazlasını isteyen kulaklara söyleyecek çok şeyi olsa bile, dili varmıyordu.

Üstündeki gömleğin iki yakasını, boğuluyormuş gibi açtı. Doruk'un rahatlığı onu boğuyordu. Bir şey de diyemiyordu. Dedikçe iyice batmışlardı.

"Usta başka muhabbet aç, benim muhabbetler hoş değil"

Sümbül, elindeki yelpazeyi sallarken "Aşktan hoş muhabbet mi vardır ayol" demişti.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin