51

13.1K 824 256
                                    

*iyi okumalar

Kürşat, Doruk'un dediği konuma giderken her yer ağaç olan çevreyi süzüyordu. Çoktan toprak yoka girmişlerdi. Hiçbir yerde ev gözükmüyordu.

"Sizin ev baya ıssız bir yerde herhalde."

Doruk elinde, açtığı cipsten ağzına bir avuç doldurup kafasını salladı. Şu an evlerinin olduğu araziye girmişlerdi ama bunu söylemeye gerek duymadı.

"Oz koldo"

Kürşat ağzı dolu dolu olan bedene bakarken, yüzünde tebessüm oluştu. Bir insan cips yerken bile sevimli olabilir miydi? Düşündüğü buydu. Doruk o minik ağzını cipsle doldurmuş ona şirin şirin bakıyordu.

"Ağzındakileri bitir."

Doruk hepsini yuttuktan sonra, cips paketinden kendisinin ağzına doldurduğundan daha az alıp Kürşat'ın ağzına uzattı. Kürşat gozleri yoldayken, uzatılan cipsi dudaklarıyla aldı. Doruk, parmaklarına değen dilin, okşamasıyla iç geçirdi.

Ardından ıslak parmaklarını kendi ağzına götürüp emdi. Kürşat yola baktığından bu manzarayı kaçırmıştı. Baksa, az önceki gibi şirin diye düşünmezdi. Çünkü bu çok seksi bir hareketti.

Doruk birkaç cips daha alıp, ona yedirirken kendi yemeyi bırakmıştı. Kürşat'ın bir şeyler yerken bile çekici olan ifadesini izlemek, yediği cipsten daha lezzetli gelmişti. Sonunda önlerine büyük bir villa çıkınca, Kürşat arabayı yavaşlattı.

"Bu mu?"

"Evet."

Kürşat arabayı evin önüne çekerken, Doruk'ta yediği cipsi kapatıp torpidoya koydu. Ellerini ıslak mendille sildikten sonra üstündeki kırıntıları silkeledi. Birkan'ın arabası daha çok pislenecekti.

Kürşat dıştan sarayı andıran yapıya bakarken "Sizinkiler padişah soyundan mı?" deyip arabadan indi.

Doruk'ta inip "Babam paşa soyundan." deyip bagaja yöneldi.

Kürşat sorusunda sadece alaylıydı. Doruk'tan ciddi cevap beklemiyordu. Paşa soyundan olduğunu duyunca birkaç saniye dikilip, bagaja ilerlemişti. Doruk poşetleri, Kürşat'ta çantaları aldı.

"Paşa soyundan birinin daha osmanlıya uygun gözükmesi gerekmiyor mu?"

Doruk yol üzerinde değiştirdiği mor gömleği ve lacivert şortuna bakan sevgilisine 'ne alakası var?' bakışı attı.

Eve ilerlerken "Sarık mı takayım?" dedi. Ki bunu yapan vardı. Hala osmanlının kıyafet kültürünü sürdüren, paşa soyundan olan kişiler doluydu. Babası Fransız bir kadınla evlenerek bu soyu devam ettirmeyeceğini gösterdiğinden onlar alakasız takılırdı.

Kürşat "Askerde Paşa'nın biriyle tanışıklığımız oldu. Karısını cocuklarını da ağırladık." deyince, Doruk "Bazıları geleneksel." dedi.

Kendi ailesi dışındaki her aile oyleydi. Poşetleri bırakıp, cebinden anahtarı çıkardı. Bu anahtarı babası ona şöförüyle iletmişti. Doruk 'almaya geleceğim' dese bile, babası öyle uygun görmüştü. Açtıği kapıyı iteleyip içeriye girdi. Kürşat'ta arkasından girip kapıyı kapattı.

Doruk "Üst kattan 2.odaya bırak çantaları. Ben bunları mutfağa koymaya gidiyorum." deyip mutfağa girdi.

Kürşat ise elindeki çantalarla girdikleri sarayı inceliyordu. Kocaman sütunlar, altın kaplama timsah ve dalga motifleriyle süslenmişti. Kocaman bir salon bulunuyordu. Her yerde vitrin içi antika eşyalar varken, büyük salonun ortasında üç büyük ve kenarlarda iki küçük kahverengi koltuk vardı. Yerde olması gereken halılar duvarda asılıydı. Aynı zamanda duvarda kocaman antika saat vardı. Korkuluğunda yılan bezemesi olan merdivene ilerlerken Kürşat kendini bu ortama fazlasıyla yabancı hissetti. Çıktığı merdivenler sürekli bakım yapıldığını gösterir gibi gıcırdamadı. İkinci katta duvarda aile üyelerinin asılı olduğu duvarları incelerken, Doruk'un dediği odaya girdi. Oda, Kürşat'ı güldürmüştü. Az önceki antika ve zenginliğin esintileri burda yoktu. Çift kişilik beyaz bir yatak, astronot örtüsü, küçük rengarenk yastıklar, gri bir halı, çalışma masası ve masadaki notebook'la daha günümüzdü ve kesinlikle Doruk'tu. Burası onun odasıydı ve eşyalara bakılırsa kendisi dizmişti. Kürşat çantaları kenara bırakıp cam kenarında bulunan kitaplığa ilerledi. Bilgisayar, bilim, teknoloji ile ilgili dergiler, kitaplar rafları kaplıyordu. Doruk'un bilgisayar bölümünü okuduğunu biliyordu. Tatil için geldikleri evde bile bunlarla doluysa, bölümünü baya seviyor olmalıydı. Kitaplığın yanındaki vitrin, aşağıdaki salondan alınmış gibiydi. İçi ise onu yine Doruklaştırıyordu. Figür oyuncaklarla doluydu. Kapı açılınca, Kürşat odayı incelemeyi kesip kumral bedene döndü.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin