8

15.6K 1.1K 353
                                    

*iyi okumalar

Kürşatağaoğlu: Bunu neden yaptın?

SexymanDoruk: Neyi?

Kürşatağaoğlu: Doruk, profilimdeki fotoğrafların senin eserin olduğunu biliyorum. Seni öldürmemem için beni ikna et.

Doruk elindeki lolipopu ağzına sokup, bacak bacak üstüne attı. Şu an oturduğu kütüphanede o kadar rahattı ki, onun rahatlığını bu rahatsız herifin mesajları bile bozamazdı. Üstelik aldığı intikamdan çok memnundu. Onun gibi adamlar, çevresinde saygı duyulan tipler olurdu. Bu saygıyı bozacak fotoğraflarla, kendisinin kaybettiği saygı aynı kefedeydi. Cevap vermemeyi düsünse bile, sonradan zaferiyle ilgili konuşmakta sorun görmedi.

SexymanDoruk: Bizde senetler karşılıksız olmaz koçum

Kürşatağaoğlu: Aynı şekilde aslanım.

Doruk bir süre mesajı okuduktan sonra 'boş tehdit' diye düşünüp onündeki kağıttan, notlarını okumaya başladı. Omzuna konulan elle irkilip, tam elin sahibine dönecekken kulağına çarpan nefesle durakladı.

"Karşılığını verme sırası geldi."

Doruk'un aldığı nefes tabiri caizse götüne kaçmıştı. Kadıköyden sırf kütüphanesi için geldiği Beşiktaş'ta onu nasıl buldu hiçbir fikri yoktu. Yutkunup, elin sahibine baktı. Kürşat, sinirini belli eden gözleriyle ona bakıyordu.

Göz göze gelmeleriyle omzundaki el sıkılaşıp "Kalk bakalım aslan." dedi.

Doruk, alt dudağını ısırıp, bakışlarındaki öfke her saniye büyüyen bedenle ne yapacağını düşünmeye başladı. Etrafında ders çalışanlardan birkaçı onlara dönüp 'bu ne ses amk' der gibi bakınca, Doruk sesini yükselterek herkesin kendilerine dönmelerini sağladı.

"Yer falan veremem kardeşim zorla mı!"

Kürşat'ın kaşları anında çatılırken, Doruk omzundaki eli çekip ittirdi.

"Ders çalışıyoruz burda" diyen gözlüklü kız kimsenin umrunda değildi.

Herkesin dikkati dağılmış, olay mı var diye onlara bakmaya baslamıstı. Kürşat, ona bakan gözlerden rahatsız olurken dişlerinin arasından konuştu.

"Gel ben seni cehennemin en güzel yerine yerleştireceğim."

Yakasından tutup kavradığı çocukla, herkes onun zorbalığa maruz kaldığını düşünmüştü. İki erkek onlara dogru gelip "Hayırdır?" diyerek, Kürşat'ın üzerine yürüdü.

Anında ikisinin arasına girmişlerdi. Doruk sırıtırken, caktırmadan eşyalarını topluyordu.

Kürşat, burda bu iki genci dövse, karakolluk olurdu. Ordan da mahkemeye çıkar, gereksiz yere hapis ve dönüşerek para cezasına dönen meblayı ödemek zorunda kalırdı. Gözleri esyalarını toplayan çocuğa kayarken, onun kacmasına engel olmak için ikisini de zor duruma sokacak o cümleyi kurdu.

"Sevgilim, tribi bırak. Herkes yanlış anlıyor."

Sert ve yüksek sesle Doruk donup kaldı. Aralarındaki çocuklar ve onları dinleyen herkes de aynı şekilde dumur olmuştu. Anında iki kızın "oha escinsellermiş." diye, bu dünyanın en garip olayıymış gibi fısıldaşmasını da duymuştu. Doruk, Kürşat gibi birinin bunu nasıl dile getirdiğini bilmiyordu. Kürşat, bir daha görmeyeceği insanların ona nasıl baktığını sikleyecek biri değildi. Doruk, onun elinden kurtulamazdı. Yani bu iki herifi ve onu aynı anda dövse, ödeyecegi paradan sikik 'sevgili' muhabbetiyle birini döverek ödeyeceği parayı tercih ediyordu. Normalde asla aklına gelmeyecek şey de, cocuğun ona attıgı fotoğraflar yüzünden aklına  gelmişti.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin