5

18.7K 1.1K 389
                                    

*iyi okumalar

Yanından geçtiği herkes, Doruk'a saniyelikte olsa bakıyordu. Ağzı burnu yamulmuştu. Şerefsiz Kürşat onu dinlene dinlene dövmüştü. İlk onu kalkamayacak hale getirip 'bu mallığın içindi.' deyip sigara yakmıştı. O sigarasını içerken, Doruk can çekişiyordu. Tam kendine gelip dikleşmişti ki dayağın ikinci turu başlamıştı. Şerefsiz o kadar istifinde dövüyordu ki, karşılık bile verememişti. Kendini ikinci kez yerde bulunca 'Bu da ebeme olan saygımdandı.' demişti. Doruk ona içinden söverken, dışından 'benim ebeme saygısızlık olmasın bu kadar girdiğin yeter' diyerek şansını dilemişti. Piç kürşat onu ayağa dikip, karnına sertçe yumruğu geçirince hayatla olan bağı birkaç saniye kopmuştu. 'Bu da, aptallığın için. Ayık olacaksın, kapiş?' hayatla bagı daha fazla kopmasın diye kafasını sallamıştı. Kürşat öyle bir orospu çocuğuydu ki 'miyavla şimdi' diyerek onun omzunu sıkıp, yerden kalkmasına izin vermemişti.

Doruk miyavlamıştı.

Hayatının en utanç verici anını hafızasından silmek istiyordu. Gerçi, bu hale gelen herkesin onun gibi tepki vereceğine emindi. Kimsenin 'miyavlamıyorum lan, gururum var!' diye Kürşat'a engel olabileceğini sanmıyordu. Çünkü miyavlamıyordun zaten, miyavlatılıyordun.

Sınıfa girip, kendi arkadaş grubunun yanına gitti. Sekiz erkek olarak, üniversitenin dikkat çekici gençleri olarak görülüyorlardı. Doruk, kendisi dışında yedi kişinin ikisiyle yatmıştı. İkisinin de birbirinden haberi olmadan, 'bu bir daha olmayacak, kimseye söylemek yok' diye diye onu uyarmışlardı. Doruk zaten açık yaşayan biri değildi. Yani bunu söylemezdi. Ama o ikisi arada bir hormonlarına yenilip kendisine gelince 'Hani olmayacaktı lan ibne' diyerek onları bozduktan sonra sevişirdi.

Heteroların, hormonlarına yenilip, bir erkekle olabildiği neredeyse her ibnenin deneyimleyerek öğrendiği şeydi. Doruk, duygusal insan olmadığından 'beni kullandılar' olarak düşünmezdi. O, onları kullanıyordu. Şimdi ona dikkatle bakan iki kişi de Uğurcan ve Zahit'di. Diğerleri onu daha farketmemişti.

Zahit "Ne bu halin?" derken, Uğurcan "Mevzu mu vardı?" diye sordu.

Konuşmalarıyla diğerleri de onlara dönmüştü. Bu masadaki herkes Kadıköy bebesiydi. Merdiven altı takılanlardan değil süt olanlardı. Vardı, gelir misiniz dese 'ay kız şekerim ne alaka mevzu falan' diye r yapabilecek karakterdelerdi.

O yüzden "Tanımadığım biri, dalaştı durduk yere. Kim olduğunu da göremedim." dedi.

Yarı doğru sayılırdı. Kürşat'ı tanımıyordu. Çocuklar onun polise gitmesiyle ilgili tavsiyeler verirken hepsini dinlemiş gibi yaptı.

Uğurcan ona doğru eğilip "Bizi başından salmak için uydurdun o hikayeyi değil mi?" diye sordu.

Uğurcan'la yatmadan önce, en yakın arkadaşlardı. Sonradan kendi kendine tribe girdiği için Doruk 'en' kısmını atmıştı. Yine de Allahsız onu iyi tanıyordu.

Kafasını sallayıp "Evet ama boşver. Geçti, bitti." dedi.

Telefonuyla uğraşırken, parmakları mesaj kutusuna gitti. Onu döven piçin profil fotoğrafı değiştirdiğini görüp, profiline tıkladı. Önceki gibi karanlık değildi. Yüzü tamamen gözüküyordu. Fotoğrafı huyu olarak ekram görüntüsü alıp inceledi. Çok yakışıklı değildi ama fena karizmatikti. Fotoğraf 'ben karizma babasıyım abi' diye bağırıyordu. Doruk, yapmaması gereken bir şey yapıp, Kürşat'a yazdı.

SexymanDoruk: Beni dövdükten sonra öz güvenin yerine mi geldi hayırdır? Yeni profil resmi yapmışız

Kürşat evinin balkonunda sigara içerken, sehpanın üzerinde ışığı parlayan telefonu eline aldı. Şifresiz telefonu kaydırarak açtıktan sonra, bacaksızdan mesaj geldiğini görüp kaşlarını kaldırdı. Mesajı okurken, kalkan kaşları alayla daha da gerilmişti. Doruk, komik çocuktu. Ona hayırdır çekmesine takılmamıştı.

Kürşatağaoğlu: Senin özgüvenin de tekrar dolmuş. Boşaltayım mı?

Doruk gelen mesajı açınca yüzünü ekşitti. 'Laflara bak hele' diye düşündü.

SexymanDoruk: Bulursan boşaltırsın

Doruk, bir daha gopa değil, o tarafa giden hiçbir otobüse binmeyecekti.

Kürşat, okuduğu mesajdan sonra telefonunu kapatıp tekrar sehpanın üzerine koydu. Dudaklarında olan sigarayı çekip, başını yana çevirerek içindeki tüm duvarı üfledi. Sandalyeden kalktıktam sonra, içeri girecekken gördüğü bedenle durakladı. Aklına dünki muhabbet gelirken, ellerini balkon demirliklerine yaslayıp ıslık çaldı. Aşağıdan salına salına yürüyen genç durup, kafasını kaldırmıştı.

Kürşat "Bekle hele" deyip, içeri girdi. Evden çıkıp, aşağı inerken parmaklarını çıklattı. Elleri kaşınmaya başlamıştı. Kapıdan çıktıgında, cocugun hiç zorlamadan onu beklediğini gördü. Beklerdi tabi, mahallenin abilerinden olan Kürşat'ın sözünün üstünü çizmek her babayiğidin harcı değildi.

"Buyur abi?"

Kürşat sarışın gence bakıp, yandan sırıttı. Ensesini tutup "Gel hele iki dakika konuşalım senle." deyip, onu kuytulara çekmeye başladı.

Sarışın olan korkuyla yutkunurken, yanındakiyle birlikte ilerledi. İlerde onları gören Kürşat'ın arkadaşları da peşine takılınca, rüzgardaki ağaç yaprağı gibi titremeye başlamıştı. Kürşat ara sokaklardan birine girince, durup kendisiyle aynı boylardaki herife baktı.

Boynunu kütletirken "Grup seviyormuşsun." dedi.

Arkasından gelen arkadaşlarını görmüştü. Sarışın olanın gözleri irileşirken yutkundu.

"Önce sana tek dalacağım. Sonra grupla gireriz." diyerek çocuğun yakasını kavradığı gibi yüzüne kafasını geçirdi.

Anında 'çıt' sesi gelen burun 'kırdın beni' diye haykırıyordu. Kürsat hiç beklemeden çocuğun karnına art arda yumruklarını geçirmeye devam etti. Cocuğun eğik kafasına dizini gecirip, yere düşmesini sağlarken tekmelerini durmaksızın yerdeki bedene geçirdi. Sarışın karşılık vermek istese bile, her şey o kadar hızlı olmuştu ki bunu yapamamıştı.

Kürşat arkadaşları onların etrafını sardığında, çoktan her yeri ezimiş çocuğu onların önüne fırlattı. Doruk, onun bu halini görse, dün 'bana attığı dayak değilmiş' diye düşünürdü.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin