*bugünün son bölümü. Yarın devam ederiz. Bolluğu bollugunuza bağlı :D iyi okumalar 🖤
Kürşat, birkaç hafta önce gelen müşterilerin mobilya takımlarını bitirip, kamyona yükletmişti. Günlerdir kendini iyice işlere gömmüştü. Bunun nedeni de etrafındaki konuşmaları duymamaya çalışmaktı. Ne zamana kadar duymazdan gelecek, Allah bilirdi. Mahalleli dedikoduları 3-4 hafta yapar, sonra yenisine yönelirdi. Kürşat, kendi hakkındaki söylentilerin de bitmesini bekliyordu. Bitmezse, o birilerini bitirecekti.
Cumali usta yeni biten işin şerefine ikisine de çay söyleyip, tabure çekip oturmuştu. Malzemeleri paketleyen Kürşat'a "Bırak lan artık serseri. Gel otur yanıma." deyip yanındaki tabureyi işaret etti. Kürşat, ustasının çağırmasıyla elindeki kalasları bırakıp dukkanın kapısına ilerledi. Tabureye oturunce derin bir nefes verdi. Bedeni yorgunluktan çığlık atıyordu. Kürşat sadece Doruk geldiğinde işi bırakıyordu.
Cumali usta sigara paketinden bir dal alıp, ona uzattı. Kürşat'ta "Sagol usta" deyip içinden bir dal aldı. İkisi de sigaraları yakıp, içlerine çektikten sonra havaya gri bir duman verdi.
Cumali, Kürşat'ın günlerdir olan dertli halinin farkındaydı. Herkesin konuştuğu konu ona kadar gelmişti. Hatta ilk duyanlardan olabilirdi. Karısı gece kaldırıp Kürşat hakkında konuşmuştu. Kürşat'ın sıkıntısının da bu dedikodular olduğuna emindi. Kendisini işe gömüyor diye ses etmemişti. Bugün 2 gün izin isteyince, kafa tatili yapacağını anlamıştı. Tatilden önce onu biraz daha rahatlatmaya karar verdi.
"Hanımla nasıl tanıştığımızı anlatmış mıydım sana?"
Kürşat onlarca kez dinlediği hikayeyi hatırlarken "Anlattın usta." dedi.
Cumali usta gülürken "Bir daha anlatayım o zaman. Aşktan bahsetmek güzeldir." dedi.
Kürşat sigarasından derin bir nefes çekerken karşılık vermedi. Cumali usta da 40 senelik evliliğinin başlangıcına indi.
"Ben hovarda bir gencim o zamanlar. O bar senin, bu sokak benim dolanıyorum. Yaşım 22, tam 'her boku biliyorum artık' zamanlarındayım. Harbiden yemediğim bokta kalmamış."
Kürşat bu dediğine gülerken, ustasına yan gözle baktı. Gençlik zamanlarını hep anlatırdı. Cumali, hayatını sonuna kadar yaşamış adamlardandı.
"Hem geziyor, hem çalışıyorum. Alman markı kullanıyoruz o zamanlar. 2000 mark biriktirmişim, altıma arabayı çekmişim hem keyfim hem havam kıyak."
Kürşat bildiği hikayede, ustasının söylemediği detayı hatırlattı.
"Mahalledeki tek araba."
Cumali "Tabi lan." deyince ikisi de güldüler.
Cumali arabasıyla mahallede gezerek tavladığı kızları hatırlarken, bunu hızla unutmaya çalıştı. Karısı zihnindekiler yüzünden bile onu doğrayabiliri.
"Havam 1500. Babam arabayı alıp, kiraları ödemeye başlayınca 'evlen' demeyi de bırakmış. İyice hovardalaştım ben tabi. İşte o hovardalıgın zirvesinde tanıştım yengenle."
Cumali Kürşat'a bakıp "Liman meyhanesinin mor sümbülü." dediğinde, Kürşat kafasını salladı.
Sümbül, eski çaçalardandı. Cumali onu meyhanenin sahnesinde gördüğü an aşık olmuştu. İçli içli, hülyalı bakan kadına kapılmaması engel değildi. O gün kadına cebindeki tüm markları yedirmiş, sonrada kıçına tekmeyi yemişti. Tekrar tekrar gittikten sonra sümbül 'oğlum parana yazık. Gelme artık.' demişti. Cumali'de bundan güç almıştı. İşi para almak olan kadın, onun parasını almak istemeyince anlamıştı Sümbül'un de onu düşündüğünü. Sonra onu meyhaneden kurtarmak için neler neler yapmıştı. Kurşun yemiş, kurşun atmıştı. Devirdikleri 40 seneye bakıp, iyiki aşkım icin savaşmışım diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sev Sevebilirsen (bxb)
RomanceTAMAMLANDI "Ben beni güzel sevebilecek birini istiyorum." "Ama aradığın şey güzel sikebilecek biri."