2. Bölüm: ACI KARŞILAŞMA

70.5K 3K 4.6K
                                    

Bir tilki misali zihnimden bedenimin inine giren telaş tüm benliğimi sarmıştı. Beynimdeki kan akışı hızlanmış, kulaklarım zonklamaya başlamıştı. Karanlığa karışmış gece evime çökmüştü; telaşın gölgesiyle beraber...

Evin karanlık ve uzun koridorunda kaçıncı turu attığımdan bi'haber elimdeki telefonun ekranını açtım. Gece bire geliyordu ve ablamı defalarca aramama rağmen açmamıştı. Polise haber vermeyi düşünsem de kayıp ihbarı olacağı için anlık bir şeyler yapamazlardı. İçimdeki endişe ilmek ilmek bedenime işlerken dudaklarımı kemirmeye başlamıştım.

Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bir şeyler... Dış kapının sağında duran gömme dolaba asılı olan vizon rengi kabanımı üzerime geçirdikten sonra aceleyle botlarımı giyip hızla evden dışarı çıktım. İçimdeki ümidin telaşla yaptığı anlaşmaya inat ısrarla aynı numarayı tuşluyordum. Hattın karşısında telefonun çaldığını gösteren o ses kulaklarıma tehlike çanı gibi geliyordu.

Adımlarım ormanın içine doğru hızlanırken, ayağımın altında ezilen solgun ve kuru yaprakların sesi sessiz ormanda yankılanıyordu. Ormanın sessizliği tüm duyularımı tetiğe geçirirken büyüyen göz bebeklerim attığım her adımın etrafında geziniyordu. Esen sert bir rüzgarla yerdeki dallara veda etmiş olan yapraklar havalanmış, buna benim salık saçlarım da eşlik etmişti. Ormanın karanlığı tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu. Daha da derinlere ilerledikçe nefes alışım sıklaşıyor ve göğsümde atan kalbimin sesini kulaklarımda hissetmeye başlıyordum.

Telefonumun fenerini açtıktan sonra ellerimin titremesinden dolayı yayılan ufak çaplı ışık titrese de buna aldırmadım. Kalın gövdeli ağaçların dallarında direnen bazı yapraklar da bu ormanın nefesini simgeleyen rüzgara kendini teslim ediyor, ayağımın altındaki nemli toprakla buluşuyordu.

Ayaklarım bedenimden bağımsız hareket ediyor gibiydi. Hızımı kontrol edemiyordum. Telefonumun fenerinin izin verdiği kadarıyla aydınlanan görüş alanımın kısıtlılığı daha da gerilmeme sebep olmuştu. Ayağımın altında ezilen kuru yapraklara ince çalılar da eşlik etmeye başlamış, kalbim ve kuru yaprakların sesine dahil olmuştu.

"Abla!"

Telaştan titrek çıkan sesim kalın gövdeli ağaçların arasında yankılanmış, ıssız ormanın toprağına gömülmüştü. Hızlanan kalbim ve tetikte olan duyularım beni yormaya başlamıştı. Sol tarafımda duyduğum hareketlilikle ani bir hareketle telefonumu o tarafa çevirdim. Küçük ışığın izin verdiği kadar solumda kalan ağacın etrafına göz gezdirdim fakat bir şey görünmüyordu. Bir şeyin hareket ettiğinden emindim. Neydi bu şimdi?

Ağacın arkasından çıktığını gördüğüm sarı tüylü bir kediyle ağzımda atan kalbim biraz daha yavaşlarken derin bir nefes verip avucumu sağımda bulunan ağacın sert gövdesine yasladım. Başımı nemli toprağa eğip titrememi kontrol altına almaya çalıştım. Nefesimi düzenlemem gerekiyordu. Hayır bir şey olmamıştı. Ablamla karşılaşacaktık.

Elimi ağacın gövdesinden çekip feneri açık olan telefonumdan aynı numarayı tekrardan tuşladım. Hattın karşısında telefonun çaldığını gösteren ses kulaklarıma nüfuz ederken kendi etrafımda dönmeye başlamıştım. Bakışlarım bu karanlık yerde tur atıyordu ve telefonun sesi çok derinlerden geliyordu. Ama ne taraftan? Ne taraftaydı bu çalan telefon?

Telefonu kulağımdan indirmeden duyularıma güvenip dümdüz ilerlemeye başladım. Şu lanet kalbimin sesi kulaklarımda çınlamasa daha rahat duyabilirdim belki de.

"Ablaa! Neredesin?"

Bu ses neden daha da yakınlaşmamıştı bana? Sanki gittikçe daha da uzaklaşıyordum ablamın telefonunun zil sesinden. Ellerimi saçlarımın arasından geçirip adımlarımı sola yönlendirdim. Ağaçlar bu kısımda daha sıklaşmış ve ayağımın altında çıtırdayan çalılar artmıştı. Telefonunu mu düşürmüştü acaba? Neden ablamın sesini duyamıyordum?

ÖLÜMCÜL SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin