50. Bölüm: GÖĞSÜNE EMANET

3K 342 116
                                    

Kocaman kocaman öpücükler hepinize🫶🏻

Yavaş yavaş sular kaynıyor, hissediyor musunuz?

Okumadan önce yıldıza tıklamayı unutmayın.

Göz simgemiz👉🏻👁️

Keyifle okuyun💗

Bölüm müzikleri:
Cem Adrian, Gazapizm -Kalbim Çukurda
Dedublüman, Mavzer Tabancas - Rüya Gibi
Dedublüman - Sen bilmezsin

Bölüm müzikleri:Cem Adrian, Gazapizm -Kalbim ÇukurdaDedublüman, Mavzer Tabancas - Rüya GibiDedublüman - Sen bilmezsin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Hiçbir düğümüm senden daha çok yer kaplamıyor kalbimde."

-Yavuz-

Ezgi'yle birlikte annemi ziyareti sonlandırmıştık. Onunla böyle bir şey yapmış olmak ve bunu yapacak olmak... Çok güzel hissettirmişti. On bir yıldır hayatımda annem vardı. Varlığı sessiz bir köşede kalsa da o sessiz köşeyi ziyaret edebileceğim bir yoldaş bulmuştum kendime. On bir yıldır o sessiz köşeme sessizce içimi açarken, sessizce bağırmak istediklerimi fısıldarken her zaman bir yanım da yalnız hissediyordu. Şu an ilk kez bu kadar yalnız hissetmemiştim.

Annemi de gördüğüm için içim bir nebze de olsa rahattı. Kaldığı hastaneyi beğenmiştim. Atalay Süren annemin kaldığı eski hastaneden bir doktordu ve Aslan'ın dediğine göre olanlardan haberi yoktu. O şerefsiz, doktorun kaybettiği ya da düşürdüğü yaka kartıyla halletmişti işini. Peki o hastaneye sırf annem için mi gelmişti? Yoksa orada ona dair başka biri mi vardı? Gerekirse hasta yakınlarının listelerini tek tek inceleyecektim.

Emniyete sonunda varabilmiştim. Sabah ki yaşadığım ateş vakasından sonra suya girmek bana biraz daha iyi hissettirmişti. Bedenimde hâlâ lanet hastalığın ağırlığı vardı fakat neyse ki sabah ki gibi alev alev değildim. Beynimin erimeye başladığını düşünmüştüm bir an. Hasta olmak, nefret ettiğim bilmem kaçıncı şeylerimden biriydi.

Sabri'yle emniyet koridorunda karşılaşmamla adımlarım yavaşladı. Bakışları üzerimdeki sweatte gezindi. Ceket... Ceketini arıyordu muhtemelen. Dün onun ceketini giyip çıkmıştım ve bugün de üzerime almamıştım. Evde kalmıştı. Bana baktığını belli edip ne istiyorsun? dercesine göz kırptım ona. Mimiklerimden ne demek istediğimi anlayıp mimiksiz yüz hatlarına ifade takınmadan dudaklarını araladı. "Selam, Yavuz Bey."

"Selam?"

"Ceketimi aldığınızı duydum."

"Evet?" dedim rahat bir şekilde.

"Bugün getirmenizi bekledim." Mimiksiz yüzünün aksine ses tonu benimle konuşurken gergindi.

Ne bu şimdi? Bir ceket davası mı?

"Ceketi sevgilin mi verdi Sabri?"

Kaşları hareketlendi önce. Daha sonra yutkundu. "Sevgilim yok Dedektif Bey."

ÖLÜMCÜL SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin