Selam:) Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu bölüm size biraz kısa gelebilir ama hissettirdiklerini bozmak istemediğim için diğer bölümü 2 gün içerisinde yayınlayacağım. Keyifli okumalar hepinizee.Hiç kaçmak istediğiniz bir an oldu mu? O an gerçekten kaçtınız mı yoksa yüzleşmek mi istediniz bulunduğunuz durumla? Düşüncelerinizi merak ediyorum.
Bölümü 'shootout' adlı şarkıyla dinlemenizi tavsiye ederimm.
◇
Bir anda bedenime nükseden heyecan, damarlarım aracılığıyla tüm dokularıma işlemeye başlamıştı. Konu en yaralı tarafım olunca biraz evvel bir nebze olsun unutmaya çalıştığım sızılarım, duyduklarımla tekrardan kendini göstermişti. Acaba Şair'e yaklaşabilir miydik?
Bir yandan beynimi kemiren şüpheleri yok etmeye çalışan zihnimle, bir yandan da gerçeklerden korkan kalbimle baş etmeye çalışıyordum. Aldığım her nefes, içimde var olmasını istemediğim korkuyu, ikilemde kalan duygularımı tekrar ve tekrar harekete geçiriyordu. Belki de kaçıyordum duyacağım ve yaşamış olduğum şeylerin gerçekliğinden. Belki de gerçek değildi geçmişimi sızlatan acı, mutluluk, aşk...
Kaçmak çözüm değildi. Ama yüzleşmek... En zoru bu olabilirdi. En acısı da buydu. En derini, en safı, en korkusuzu... Cesaretim mi daha ağırdı yoksa korkum mu onu bilmiyordum. İkisi de tartılacak boyutta değildi. İkisi de şüpheyle bütünleşip tüm benliğimi bensizliğe mahkûm edebilecek boyuttaydı.
Aralamış olduğum dudaklarımdan verdiğim nefes, arabanın camında küçük bir buhar oluşturmuştu. Arabanın içi biraz evvel bulunmuş olduğum sahile göre sıcacıktı. Bedenimin soğukluğunu arabaya binince fark etmiştim.
"Isındığımı hissetmeye başladım."
Gözlerini yoldan ayırmadan konuşmuştu Dedektif. "Siz ısındınız mı?" Sorusuyla birlikte yeşillerini de bana yöneltmişti.
"Soğukluğu arabaya binince hissettim."
"Yani üşümemiştiniz?" Gözünün ucuyla yola baktıktan sonra bakışlarını gözlerimle buluşturmuştu.
"Gibi gibi", dudaklarımı aşağı doğru büzüp elimi gövdemin hizasında savurdum. "Ona benzeyen bir şey."
Yüzünü direksiyona dönüp bakışlarını tekrardan karşısına sabitledikten sonra dudağının bir tarafını yana doğru kıvırıp hafifçe tebessüm etmişti.
Derin bir nefes alıp dudaklarımı tekrardan konuşmak için araladım.
"Kerim... Ne dedi? Yani... Hakan'la ilgili." İstemsizce dudağımı ısırmıştım.
" Sadece kapıya kadar bıraktıklarını ve taksiye binip geri döndüklerini söyledi."
Bana küçük bir bakış daha atıp gözlerini tekrardan yola yönlendirdiğinde nefesini hafifçe sesli verip konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMCÜL SIR
Misterio / Suspenso"Gözlerime bak Ezgi..." Artık yaşlarım akıyor muydu bilmiyorum. Sadece tek gördüğüm; karanlık. Islak ve sıcak bir karanlık... İnsana yapışan ve daraltan bir karanlık. Ucu bucağı olmayan... "Hayır, Yavuz. Yüzleştiğim gerçekler bir kâbus ve benim yüzl...