Selamm! Yeni bölümle geldim. Bu bölüm sizleri neler bekliyor sizce?
Bu bölüm birazcık sizin kafanızı karıştırıp aynı zamanda heyecanlandırmak istedim sizi:)
Keyifli okumalar💙
◇
" Ezgiii!" ismimin ıssız ormanda yankılanmasını defalarca duydum.
"Ezgi, buradayım."
Ağaçların arasında çaresizce koşuyordum. Gri havadaki sis, ağaçların gövdesine kadar inmiş görüş alanımı kısıtlıyordu.
"Nerdesiin?"
Boğuk çıkan sese doğru gitmeye çalışıyordum fakat hangi yönden geldiğini bile anlayamıyordum.
Altımda duran topraktaki kuru yapraklar, üstlerine bastıkça ses çıkarıyordu.
"Ezgi lütfen..."
Alnıma düşen saçımın tutamını elimle ittim. Nefesim kesik kesik olmaya başlamıştı. Bacaklarımın titremeye başladığını hissettim. Bütün duyularım açık ve tetikteydi.
Kalbim kulaklarımda atarken bir anda başımın sert bir şeye değdiğini hissettim. Kafamı sisli havaya doğru kaldırırken yüzüme bir şeyin damladığını farkettim. Bir adım geri atıp ellerimi yüzümde gezdirdiğimde elime bulaşan kırmızılığın kandan başka bir şey olmayacağını anladım.
Ablam...Beyaz elbisesinin eteklerinde, bileklerinden akan kanın oluşturduğu kırmızılık hakimdi. Boynu iple asılmış, gözlerinin altından kan süzülüyordu. Karşımda hareketsiz duran bedeni, rüzgarın da etkisiyle hafifçe salınıyordu havada. Başı omuzlarının üstüne düşmüş, yüzü bana doğru eğikti.
Gözlerim dehşetle açılmıştı. Onu kurtarmak istiyordum.
"Ablaaaa!"
Bir anda eğik olan başını kaldırıp gözlerini açtı ve bağırmaya başladı.
"Ezgiiii! Kurtar beni, bunu bana kim yaptı?"
"Seni kurtaracağım abla, dayan! " Parmak uçlarımda yükselip bacaklarına yetişmeye çalışırken hâlâ bağırıyordu.
"Ezgi!, Ezgi kalk!" Bacaklarına yetiştiğimde kollarımı sardım fakat bacaklarıyla beni sarsıyordu.
"Ezgi uyan!"
Daha da sarstı. Sarsılmanın etkisiyle kendime gelmeye başladım.
"Hadi!"
Gözlerimi araladığımda beni sarsan kişinin ablama sarmış olduğum kollarımla salladığı bacakları değil de, Sevim olduğunu anladım.
"Kabus görüyordun sanırsam. İyi misin?"
Acil danışman koltuğunun üzerinde kollarımı yastık olarak kullanıp, kafam masanın üzerinde uyuyakalmıştım. Başımı masadan kaldırdığımda uyuşmuş kollarım ve tutulmuş boynumun sızlaması nüksetmişti bir anda. Gözlerimi açmış kâbusumdaki puslu havayı hastanede de hissediyor gibiydim.
"Gece nöbetinde elenen bir arkadaş daha!" Yan tarafımda duran hasta danışmanı Elif'e bakarak konuşuyordu. Elif nazikçe kıkırdadı.
"Senin alanına sığınan birisini koruman gerekti." dedim onun masasında Sevim'in beni bulup uyandırmasına atıfta bulunup tebessüm etmeye çalışarak.
"Sana kıyıp uyandırmadım en azından." Bakışlarını Sevim'e çevirmiş gülümsüyordu.
"Evet Doktor Ezgi Hanım, bu kadar dinlenme yeter. Acil kısmını sakin bulup kaytarmanız hiç etik değil. Daha kutlama yapmadan sızmışsın sen." Cümlelerinde müzip bir tını vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMCÜL SIR
Mystery / Thriller"Gözlerime bak Ezgi..." Artık yaşlarım akıyor muydu bilmiyorum. Sadece tek gördüğüm; karanlık. Islak ve sıcak bir karanlık... İnsana yapışan ve daraltan bir karanlık. Ucu bucağı olmayan... "Hayır, Yavuz. Yüzleştiğim gerçekler bir kâbus ve benim yüzl...