19. Bölüm: YALNIZLIK ORTAĞI

33.2K 1.8K 2.2K
                                    

Selam Ölümcül Okurlarım. Bir haftadır görüşemiyoruz. Nasılsınız?
Ben de çok iyiyim.

Umarım duyurumu dikkate alıp elinizden geldiğince oy ve yorum yaparsınız. Yükselmemiz için bunu yapmamız gerek!

Kitabımızın simgesi olan göz emojisiyle açılışı yapalım👉

Keyifle okuyun💙

Bir ateş yavaşça tutuşmaya başladığı an değdiği yeri kavurur, kavrulan yer kendini teslim ettikçe ateş ondan beslenir. Beslendikçe küllenir. Ateş alevinin en zirvesine ulaştığında etrafına yaydığı ışık daha da artarken ardında bıraktığı küller teslimiyetle kendini feda eder. En zirve, kendi hükmünü ilan ederken içindeki o ısı feda edilen küllere sırtını dönerek yeni bir kurban ararcasına etrafa yayılır. Uzağındakilere bu tatlı gelirken yanındakiler kurban adayıdır.

Cayır cayır feda olmaya...

Cayır cayır küle dönüşmeye...

Alev alev kendinden vazgeçmeye...

Damarlarımda dolaşan öfke ateşi her bir zerremi kül ederken kül ettiği yerlere sırtını dönerek daha yükseliyordu. O ateşe yetişmeye çalışan soğuk sabrım, sularını kül olan yerlere serpse de yükselen öfkeme yetişemiyordu. Kalbimden yayılan bu ateş beynimden serpilen sabrımı solluyordu.

"Ezgi!"

Ardımdaki sese aldırmadan çıktığım merdiven ayaklarımın altında hızla kayarken içeriye girdiğim anda yüzüme vuran sıcaklık öfkemin alevini selamlamıştı. Gözlerimden püsküren öfkem etrafta gezindikten sonra üst katı adımlamaya başladım. Üzerimde gezinen meraklı ve şaşkın gözler umrumun dışında kalırken bu sefer Gökçe'nin sesini işittim.

"Ezgi! Nereye gidiyorsun?!"

Arkamdan gelen adım sesleri daha da hızlanırken Yavuz "Alın şunu! Birazdan Aslan ya da Semih ilgilenecek." dediğini duydum.

Üst kata çıktığım an uzun boylu esmer bir adamın Adem'in koluna girmiş ağır adımlarla koridorun sonundan geldiğini fark ettim.

"Şerefsiz!"

Beynimi kavuran öfkem küllerimin üzerinden bir kere daha geçmeye başlamış, adımlarımı iradem dışında büyük bir hızla ilerletmeye başlamıştı.

"Konuş, köpek! İtiraf et!"

Hışım kırbacı sırtıma daha da şiddetle çarpmış yumruk yapıp tüm gücümle parmaklarımı sağlam avucuma geçirdiğim elim, aniden benden kaçırılan adamın yüzünü darbelemişti. Yanındaki zayıf esmer tip, Adem'i kolundan tutup geriye çekerken diğer eliyle omuzumdan beni ittiğinde arkamdan uzanan bir kol belimi sarıp beni diğer yöne çevirmişti.

"Ezgi!"

Yavuz'un belimi sarmaşık gibi saran kolunu bedenimden ayırmaya çalışırken sırtımı göğsüne çekmişti.

"Benim bir ilgim yok. İnan bana Ezgi!" dudaklarından dökülen acı inlemenin ardından konuşan Adem'in gözleri dehşetle açılmıştı.

"Bıraksana beni! Tek bir geceme bakar konuşması. İtiraf edecek!"

Gözlerimden püsküren öfke şu an sesimi sarmış, uzun koridorun duvarlarında yankılanıyordu.

"Bu şekilde olmaz!"

Bakışlarını uzun boylu adama kaldırıp "Götür Sabri," dedikten sonra hareketlerim kuvvetlenmeye başladı.

Tek kolunda çırpınan bedenim daha da kuvvetlenip hareketlenirken yine belimden destek alıp bu sefer ayaklarımı yerden keserek beni duvarın tarafına indirip omuzlarımı duvara yapıştırdı.

ÖLÜMCÜL SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin