36. Bölüm: ÖLÜMÜN YASAKLI YERİ

31.7K 1.6K 1.9K
                                    

Ay sonunda yeni bölümle gelebildim. Biliyorum bu hafta bölüm gecikti:(
Bu bölümü ne zorluklarla yazdığımı bir bilseniz...

Bölümü bir gece yazıp yarılamıştım ki kaydetmeden çıkmışım ve tüm yazdıklarım çöp olmuştu. Şair moduna girecektim az daha ajsksjsşs Sonra yeniden yazmaya çalışayım derken bölüm yazdıkça uzadı ajskak.

Kısaca bu bölümü kısa ve sık attığım zamankilerden daha uzun yazdım. Geç atmamın telafisi olsun diyelim:)

O kadar emeğe beğeni ve yorumlarınızı esirgemezsiniz diye düşünüyorum🥲

Her neyse... Göz simgemizi alalım👉🏻

Keyifle Okuyun💙

"Bugün, o kaybolan adamla ölümsüzlüğün olduğu yerde ölümsüz bir anı bırakmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bugün, o kaybolan adamla ölümsüzlüğün olduğu yerde ölümsüz bir anı bırakmıştım."

🔥

~~~

İçimde bir yerde fokurdayan bu duygu heyecandan başka bir şey değildi. Heyecan denen bu duygunun bu kadar  tatlı bir tadının olduğunu bilmezdim. Evet, heyecanı daha önce tatmıştım. Ama onun tatlı hâliyle hiç karşılaşmamıştım.

Kalbimi tatlandıran bu duygu, sanki tüm hücrelerimi neşelendirmiş gibiydi. Gözlerimin içinin bile gülümsediğini tahmin ediyordum.

Bir heyecan, bu kadar hareketli olmamalıydı.

Bir heyecan, bu kadar hükmetmemeliydi.

Ciğerlerime aralık camdan süzülen rüzgarın oksijenini çektikten sonra bakışlarımı Yavuz'a çevirdim. Rahatlığının yanında her ne kadar yola baksa da gözlerindeki gülümseyen ışıltıyı görebiliyordum. Ona nereye gideceğimizi sormayacaktım bu sefer. Çünkü aynı şekilde beni sınayıp söylemeyeceğinden emindim.

"Bana nereye gideceğimizi sormadın? Hayır, başına taş düştüğünü de görmedim. Şaşırıyorum."

"Şaşırmanı istiyorumdur belki de." Şimdi sıra bendeydi.

"Öyle mi?" Dudaklarını büzdü. "Başardın o zaman."

"Cevabını almayacağım soruları sormamaya karar verdim." Sesim kararlı çıkmıştı.

"Seni sınayacağımı düşündün demek..." Bakışları hâlâ yoldaydı.

"Evet. Senin dediğin gibi şu sabır aşamasını geçmeye karar verdim. Bu sefer eğlenemeyeceksin Öğretmen Dedektif." Kollarımı gövdeme sardım.

"Aferin Stajyer Hanım. O zaman sabır aşamasını geçtin diyebilir miyiz?" Her ne kadar bunu ciddi ciddi konuşsak da aramızdaki bu oyun hoşuma gidiyordu.

"Buna sen karar vereceksin."

"O zaman sabır aşamasından sonra şeffaflığa geçelim." Bakışlarını bana değdirip tekrar yola odaklanmıştı.

ÖLÜMCÜL SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin