"Gözlerime bak Ezgi..."
Artık yaşlarım akıyor muydu bilmiyorum. Sadece tek gördüğüm; karanlık. Islak ve sıcak bir karanlık...
İnsana yapışan ve daraltan bir karanlık. Ucu bucağı olmayan...
"Hayır, Yavuz. Yüzleştiğim gerçekler bir kâbus ve benim yüzl...
"Taşak geçecek başka birini bulun." Damarlarıma saldıran siniri bir yandan zapt etmeye çalışıyor, bir yandan da gazı kökleyerek emniyeti ayağa kaldırmak istiyordum.
"Yavuz..."
"Aslan!"
"Sana görevden alındın, diyorum!"
Kükremem üzerine Aslan'ın da aynı şekilde karşılık vermesi sinirlerimi hat safhaya yükseltmişti. "Lan ne gerekçeyle? Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?! Biri arar numune uyuşmadı, der biri kamera kaydı yok, der. Bu siktiğimin herifine dair ortada hiçbir bok yokken savcılık ne bekliyor?!"
"Kimse ortada delil yok diye seni görevden almadı. Beni iyi dinle Yavuz." Derin bir nefes aldı. Sesi bu sefer biraz daha yumuşamıştı fakat gerginliği her şekilde anlaşılıyordu. "Senin için soruşturma başlatıldı. Hakkında ihbarda bulunuldu çünkü. Şu an bu davadan alındın. Ama her an mesleğinden de olabilirsin."
Kaşlarım çatıldı. Kulaklarım daha ne kadar ibneliği işitecekti? "Ne? Ne boklar dönüyor Aslan? Kim ihbarda bulunmuş?" Sertçe direksiyona vurdum. "Bak ortalığın amına koyacağım artık!"
"Kerim. O gün amfideki kavganızdan sonra seni ihbar etmişti. Savcılık görev kurallarına aykırı davranmanı da göz önünde bulundurarak seni bu davadan çekmiş."
Bu yavşağın her yerden fırlaması onu öldürmem için yeterli bir sebepti. Öfkemden birbirine bastırdığım dişlerimi gevşetmeye çalıştım.
"O döl artığını öldüreceğim."
"Yavuz şu an hiçbir şey bu duruma fayda etmeyecek. Davalıksın. Mesleğin söz konusu ve kendi kabuğuna çekilmen en başta senin adına daha iyi olacak dostum."
