46. Bölüm: KÂBUS VE GERÇEK

16.5K 1.1K 1.6K
                                    


Öyle telaşla geldim ki...

Bu hafta türlü şeylerle uğraşan bir Melek konuşuyor şu an. Bölümü atacağım için söz vermiştim ve bir gün gecikti... İnsanın kendi harici bakması gereken bir bebeği olunca ufak da olsa aksaklıklar olabiliyor maalesef🥹

Şimdi bölümü size fırlatıp uyumaya geçiyorum akcbsşndsşnf
Yazım yanlışlarım olursa şimdiden kusura bakmayın. Pek kontrol edemedim🥲

Bu bölümde sizden beklentim 1000 yorum. Hadi bakalım.

Göz simgemiz 👉🏻👁️

Keyifle okuyun💙

🩸


Hissettiği heyecan sinsi bir yılan misali damarlarında kıvrılıyor, o ise; bu heyecanın dıştan anlaşılmaması için kendini bastırmayı başarıyordu. Yazacağı eseri için parmaklarının karıncalandığını hissediyordu. Karıncalanmış parmaklarını, önündeki beyaz örtü serili masaya vurarak etrafı inceledi. Tuttuğu mekan tam da tahmin ettiği gibi pek dolu değildi.

Bulunduğu mekanda canlı müzik platformu vardı. Bazı çiftler müziğe eşlik ediyor, bazıları hiçbir şey yapmıyor, bazılarıysa alkış tutarak ortama ayak uyduruyorlardı. Canlı müziğin sesini dinleyerek anın tadını çıkarmak isteyenlerin yanı sıra partneriyle romantik bir dansa dahil olanlar da vardı.

Gold detaylarıyla dekore edilmiş mekanda cam kenarına rezerve ettiği masalardan birinde oturuyordu. Yemek servisi yapılmıştı. Şu an masadaki tek eksik bu geceki eseriydi. Bu anı düşünmek çok uzun sürmemişti. Onunla daha önce de konuşuyordu. Ama duydukları onun av olmasına yetmişti.

Zihnini sakinleştirmek adına derin bir nefes aldı. Gözlerini bir müddet yumup açtı. Kana aç zihnine bir anlığına durgunluk çökse de bununla baş edebilirdi. Zaten az kalmıştı.

Sona gelmişti.

Artık son harfi için bundan sonra harekete geçmeliydi.

Oyun oynuyordu. Zekasını kullanmak hoşuna gidiyordu. Bir oyun yaratmıştı ve bu oyun son bulacaktı.

Hem de sonsuza kadar.

Bu geceden sonra yarın sabah için acele etmesi gerekiyordu. Teyzesini özlemişti...

Hem orada yapması gereken bir oyun daha vardı. Dedektif'i şaşırtmayı seviyordu. Onun çıldırması zekasına olan aşkını daha da arttırıyordu. Kendini seviyordu.

Açık kahverengi saçlarını eliyle yana doğru düzeltti. Giydiği siyah ceketin ilikli düğmesini açarak oturduğu yerde daha da rahat etmeye çalıştı. İnce dudaklarındaki belli belirsiz gülümseme, bu gece yapacağı iyiliği düşündüğü içindi.

Ceketinin içine giydiği beyaz gömleğin yakalarını düzeltirken avıyla göz göze gelmesiyle omuzlarını dikleştirdi. Dudaklarındaki manidar gülümseme büyüdü ve yavaşça oturduğu sandalyeden kalktı. Göz temasını bozmadan nazikçe elini uzattı.

"Merhaba."

"Merhaba," dedi genç kadın. Kırmızı ruj sürdüğü dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı. Heyecanı yüzünden anlaşılıyordu. Etrafa belli etmeden attığı hayran dolu bakışlar, O'nun gözünden kaçmamıştı.

"Geciktim," dedi mahcubiyetle. "Kusura bakmayın."

"Ah, sorun değil."

Karşısındaki kadını baştan aşağı inceledi. Kahverengi dalgalı saçlarını salık bırakmış, tek omuzunda toplayarak boynunu açıkta bırakmıştı. Dizinin biraz üzerinde kalın askılı kare yaka ekru renkte kalem elbisesinin üzerine siyah renkte deri bir ceket gitmişti. Ayağındaki siyah deri botlar dizinde bitiyordu. Yaptığı makyaj yok denecek kadar azdı fakat dudaklarına sürdüğü kırmızı ruj dikkat çekmesi için yeterliydi.

ÖLÜMCÜL SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin