GİRİŞ

165K 3.6K 922
                                    

Kemikli yüzünden süzülen yağmur damlaları masumluğunu yitirip usulca toprağa damlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kemikli yüzünden süzülen yağmur damlaları masumluğunu yitirip usulca toprağa damlıyordu. Avının birkaç adım gerisine gitti, dizlerinin üzerine çöktü. Başını yağan yağmura inat göğe kaldırarak göz kapaklarını kana acıkmış gözlerine örtüp derince bir nefes aldı. İçine çektiği toprak kokusu ruhunda ölümle buluşup havaya karıştığında ölümün ıssızlığı ormanda sessiz bir çığlığa dönüşmüştü.

Aklına gelen anılarıyla tekrardan buluşunca gözlerini hızla açıp avına baktı. Bu O'nun göreviydi. Avı ne kadar itiraf etmiş olsa da sırları vardı. Onu rahatsız eden, ruhunu ezen, saklamak istediği acı dolu kederleri vardı.

Sıra kurbanını acıdan kurtarmaktaydı.

Acı yoktu...

Özgürlük vardı...

Sırt çantasından çıkardığı neşter, geceyi aydınlatan ayla buluşup gözünde muhteşem bir güzelliğe bürünmüştü. Gözünün önüne kaldırdığı neşter, gökyüzünden akan yağmurla buluşup keskin yüzünü masumluğun gözyaşlarıyla ıslatmıştı.

Elindeki neşteri bırakmadan karşısındaki kurbanını usulca yere yatırdı. Bacaklarını da dümdüz koyup birbirine paralel olacak şekilde uzattı. Kollarını gövdesine koyup bileklerinden bir tanesini avucunun içine aldı.

Bilekleri O'nu çağırıyordu. Kanındaki sırra esir olmuş ruh; özgür olmak istiyordu.

İlham perileri bu ormanda, etrafında dans ederken yağmur şiddetini daha da arttırmış, gök akacak kan için bir kez daha feryat etmişti.

Diğer elinde olan neşteri kusursuz bir şekilde feryat eden göğe çevrilmiş olan bileğe yavaşça sürttü. Ardından diğer bileğe de usulca sürttükten sonra iki bilekte oluşan ince ve pürüzsüz kesikten süzülen kana baktığında iki bileğin içi göğe bakacak şekilde gövdesine koydu. Bu kan göz kapaklarının aldığı hazla örtünmesine sebep olmuştu.

Karanlıkla buluşan yeşil orman, toprağında artık geceye karışmış bir kanı barındırmıştı. Bu kan, artık bu ormanın rengine bürünmüştü.

🩸

Zihnin derinlerinde saklanan şeyler bir gün dile yol aldığında artık saklı değildir. Ve saklamak için hâlâ bir çaba varsa ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Sır... İnsan için belki de en masum şey iken ya bir katil için değilse?

Aklın yuvası olduğu sırlar dilin cesaretsizliğiyle mağlup olursa bu güçsüzlüktür. Eğer dil herkese açıksa galip gelen bir candır...

Gizlenen hiçbir şey masum değildir. Ne cinayet, ne hırsızlık, ne bir dert, ne de aşk...

Masum olan bir şey varsa; o da cesaret...

Ruhun ölümle dansını seyrederken duyduğu nidaları kağıda döken bir şair...

Bir acıya şahit olurken kendi sırlarına kör olan bir kadın...

Bir sırrı araştırırken kendini kaderin dikenli çıkmazında bulan bir dedektif...

Saklanan hayatlar, saklanan dertler, saklanan aşklar... Ve duyduğu sırların sahibini kurban seçen bir katil...

Bir ceset, bir şiir...
Her şiirde bir harf, her kurbanda bir eser...

Tamamlanacak olan bir kelime mi yoksa katilin eseri mi?

Dikkat edin. Ruhunuzu bastırıp susturmaya çalıştığınız sırlar belki de ölümün soğuk çığlığının bedeninizi kurban etmesine sebep olabilir.


Duyulmasını istemediğiniz şeyler ya av olmanıza sebep olursa? Ruhu sırlardan arındıran bir avcı ya ensenizdeyse?


Bir kez daha düşünün. Zihninize gömüp ruhunuza ağırlık veren sırlarınızı teslim etmeye cesaretiniz var mı?

Ve gizlenmeye çalışılan şeyler... Kaç ruhun ölümün soğuk nefesinde boğulmasına sebep olabilir?

##


Selam! Benim hayal dünyama hoş geldiniz.

Kitabın içeriğinden bahsetmek adına böyle bir girişle başlayayım dedim.

Yalnız kitabın birinci bölümüne girmeden önce tepkilerinizi göstermeyi ve oylarınızı vermeyi unutmayın olur mu?

Kitabın sıralamada yükselmesi açısından bu çok önemli🙏🏻

Haydi başlayalım⚡

ÖLÜMCÜL SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin