İŞ BAŞI

366 27 0
                                    





İYİ OKUMALAR♠️


~Bir hafta sonra~
Gece Anlatıyor
Yaklaşık bir hafta geçmişti, her şey istediğim gibi yerine oturmuştu. Ev düzen işini Ayça'ya bırakmıştım ve oda siyah beyaz ağırlıkla şık bir şekilde düzenlemişti. Ayça'nın tarzını her zaman severdim zaten.

Şimdi ise rüzgar yerde oyuncaklarıyla oynarken ben ise elimdeki kahvemle cam kenarına oturmuş dışarıda yağan yağmuru izliyordum. Küçükken hayal ettiğim yaşamı yaşıyordum sadece bir şey hariç.
Sevdiğim adam.

Sevdiğim adamla düşlediğim  şeyleri yaşamak istiyordum ama olmadı. Özellikle Türkiyeye geldiğimden beri sürekli aklıma Ateş geliyordu, aynı şehirde yaşıyorduk. Her an bi sokakta, caddede, alışveriş merkezinde, kalabalık bir meydanda karşı karşıya gelme olasılığımız vardı ve bu beni rahatsız ediyordu sanırım.

Yine düşüncelere daldığımı Rüzgarın acı bir şekilde bağırmasıyla sıçrayarak fark ettim. Telaşla kahveyi sehpaya bırakıp yerdeki Rüzgarın yanına çöktüm. Oyuncaklarıyla oynarken elini acıtmış olmalıydı, elini tutarak dolu dolu gözleriyle bana bakıyordu.
"Ne oldu bebeğim"

Küçük elini tutup avucuma aldım. Baş parmağının ucu kızarmıştı. Kızarmış yeri öptüm ve acıyan yere üfledim.
"Üflersek geçer bebeğim" dedim saçını okşayarak benim konuştuklarımı anlamış gibi başını salladı ve kendi eline üflemeye başladı. Bu haline ufak bir kahkaha atıp soğumuş kahve fincanını alıp mutfağa götürdüm.

Kahve fincanını makineye koyup kapağı kapattım. Salona geçtiğimde Rüzgar oyucakları oyuncak sepetine topluyordu.
"Neden topluyorsun aşkım oyuncakları, sıkıldın mı"
Bana bakarak gülerek oyuncakları toplamaya devam etti. Koltuğa geçip oturdum ve elime telefonu alıp gelen bildirimlere baktım. Ayça sosyal medyadan gördüğü komik videoları atıyordu. Bi kaç tane attığı şeyleri izledim ve mesajları beğenip telefonu kapattım.

Biraz zaman sonra Rüzgar tüm oyuncakları toplamıştı.
"Annee bit-ti"
Heceliye heceliye konuşmasından sonra oyuncak sepetini gösterdi.
"Aferin benim bebeğime, acıktın mı bakalım"
Hızla kafasını sallayan rüzgarla gülümsedim.
"Mama, ma-ma"
"Evet bebeğim hadi mama yemeye gidelim"

Kucağımdaki Rüzgarla mutfağa geçtim ve yemek sandalyesine oturtum. Meyveli mamasını kaba boşaltıp önüne koyduğumda gülümseyerek el çırptı. En sevdiği mamaydı bu çilekli püre gibi bir şeydi bazen bende yiyordum, kabul etmeliyiz ki bebek mamalarının ve meyve pürelerinin tadı çok güzel.

Telefondan bi şarkı açıp telefonu hoparlöre bağlayıp sesini açtım ve meyveli pasta yapmaya çalıştım çünkü canım çekmişti. Pastanın kek harcı kazır olduğunda fırın tepsisine koyup pişmeye gönderdim. Bende o sırada arasına ve üstüne süreceğim sosu hazırlamaya başladım.

"An-nee"
Ellerini yukarı kaldırmış Rüzgarla yemek sandalyesinden inmek istediğini anladım. Önüne koyduğum mamanın hepsini yemişti.
"Afiyet olsun benim bebeğime, hadi koş oyuncaklarına oynayabilirsin"
Paytak paytak yürümesini izledim gülerek.

Yaptığım pastayı bitirip soğuması için buzdolabına koydum. Mutfak önlüğünü üstümden çıkarıp yerine astım ve hiç sesi gelmeyen Rüzgara bakmak için salona geçtim.
Kanepenin üstüne çıkmış ve orda uyuya kalmış Rüzgarı gördüm. Kanepeye nasıl çıktı hiç bilmiyordum boyundan yüksek kanepeye çıkmıştı bir de orada uyumuştu. Çok zeki bir oğlum vardı.

Gece'ci AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin