OPERASYON

138 23 16
                                    





İYİ OKUMALAR♠️




Huzurlu bir şekilde gözlerimi araladım. Sahi ne zamandır böyle huzurlu uyumamıştım. Ama anında bir lanet gibi oğlumun yanımda olmayışı zihnimi doldurdu. Başıma ağrılar girmeye başladı. Kafamı sert yastıktan hafifçe kaldırdım. Sahi bu yastık hem bu kadar sert, hemde nasıl bu kadar rahattı.

Ağladığım için ağrıyan gözlerimi ovaladım. Bi kaç saniye ayılmayı bekledim. O an henüz uyku sersemliği geçmeden kulağımın dibindeki boğuk ses yüzünden sıçradım.
"Yerin rahat heralde."
Kafamı hızla kaldırarak hemen dibimdeki Barışa baktım. Hızla ne halde olduğumuza baktığımda benim rahat yastık dediğim şeyin barışın göğsü olduğunu gördüm. Rezillik, resmen adamın üzerinde yatmıştım.

Daha fazla düşünmeyerek hızla üzerinden kalktım. Ben kalkar kalkmaz gerindi ve oturur pozisyona geçti. Etrafa göz gezdirdiğimde bitmiş içki şişeleri ile doluydu masa. Dün geceyi hatırlamak için zihnimi yokladım ama yok. Hiçbir şey hatırlamıyordum. En son hatırladığım şey ağladığımdı. Barışa yaslanışım, Barışın bana teselli verişi.

Ellerimi gerginlikle saçlarıma attım. Yüzüme düşen perçemlerimi geriye atarak derin bir nefes verdim. O sırada gözüm Barışın boynuna kaydı. Boynunda ufak ufak morluklar vardı ve o an gözüme bir şey takıldı diş izi. Resmen boynunda diş izi vardı. Bunu ben mi yapmıştım. Dün geldiğinde böyle bir şey yoktu o zaman ben mi yapmış oluyorum. Vücudumdaki tüm kan yüzüme toplandı.

"Dün ne oldu?" Diye sordum korkuyla. Duyacaklarımdan korkuyordum, ne yapmış olabilirdim ki? Barış ellerini yumuşacık ve yeni kalktığı için karışmış saçlarına attı.
"Hiçbir şey olmadı." Dedi yerinden kalkarak. Salondan çıkmak için ilerlerken aklıma gelen ilk şeyi söyledim. Benden bir şeyler saklıyordu çünkü.
"Boynun neden o halde o zaman?"
Duyduğu cümleyle adımları yavaşladı, yavaşladı ve durdu. Ellerini boynuna atarak gezindirdi. Salondaki aynanın karşısına geçerek boynuna baktığında hemen arkasında durdum. Dün olanları anlamıştım şu an tek düşündüğüm ne kadar ileri gittiğimizdi.

"Ne kadar ileri gittik?"
Sorduğum soruyu biraz da korkarak sordum. Korkunun bir faydası yoktu ama. Bana doğru döndü, tepeden tepeden gözlerime bakarak bi kaç saniye düşündü.
"Sadece gördüklerin kadar ilerledik, merak etme."
Gayet inandırıcı ve gerçek bir şekilde söylediği şeye anında inandım ve Barışın geniş omuzlarından görebildiğim kadarıyla kendi vücuduma baktım. Bende de bi kaç iz vardı ama ondaki kadar çok yoktu.

Bakışlarım boynumdan yüzüme çıktığında domates gibi kızaran yanaklarımla karşılaştım. Barışın bu halimi daha fazla görmesini istemediğim için arkamı döndüm. Mutfağa doğru ilerledim.
"Kahvaltı hazırlıyayım mı?"
Diye seslendim arkamda ne halde olduğunu bilmediğim Barışa.
"Hayır, zehirlenmek istemiyorum."
Duyduklarımla adımlarım yavaşladı ve durdu. Ağır bir şekilde arkama döndüm ve sinirli sinirle Barışa baktım. Gevşek gevşek karşımda sırıtıyordu.

"Ben kötü yemek yapmıyorum." Dedim her kelimemin üzerine bastıra bastıra.
"Hm hm eminim öyledir."
Ellerini beline atarak yargılayan bakışlarıyla beni süzdü bir kaynana edasıyla.
"İyi beğenmiyorsan yapmıyorum sana yemek aç kal." Dedim umursamazca ama bakışlarım keskin bir şekilde hala üzerindeydi.
"Aç kalmam ben." Dedi bana bi kaç adım atarak yaklaştı ve iki adım uzağımda durdu.
"Kaldırırım."
Dedim anında cesaretli bir şekilde. Yalan veya boş bir söz de değildi gerekirse onu aç kaldırırdım. Eve kilitlerdim, buradan çıkmasına asla izin vermezdim. Gerekebilecek her türlü şeyi yapardım, inadım tutarsa tabi.

"Hadı canım, kaldırsana o zaman."
Bir adım daha attı, hemen dibimdeydi. Başımı dikleştirdim.
"Beni sınama istiyorsan." Dedim, kendimden emin bir şekilde.
"Sınarsam ne olur?"
Oda aynı şekilde karşılık verdi. Şu anki halimiz iki inatçı koçun kafa kafaya tutuşma anı gibiydi.
"Görmek istemezsin."
Verdiğim cevapla sırıtması genişledi.
"Tamam, kaldırırsın ama bugün kaldırma. Gerçekten açım."

Gece'ci AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin