İŞKENCE

132 22 15
                                    





İYİ OKUMALAR♠️



Tek sorun bu çiftin bana hem çok yakın ve tanıdık hem de çok uzak olması.

"Siz"
Diye mırıldandım ağzımın içinde. Beynimden vurulmuş gibiydim. Dünya durmuş gibiydi. Kendimde değilmiş gibiydim. Rüya mı görüyordum? Rüya görüyor olmalıydım. Karşımdaki manzaranın hiçbir olur yanı yoktu.
Ellerimi yumruk haline getirerek kalbimin üzerine bastırdım. Kalbim yerimden çıkacak gibiydi. Gözlerimi karşımdaki çiftten ayıramıyordum. Kadının aynı benim gibi olan gözleri, yanındaki adamın tamamen beni andıran suratı.

Kaç dakika, kaç saniye geçti bilmiyorum, Ateşin yüksek sesli konuşmasıyla irkildim. Gözlerimi ağır ağır korktuğum, şaşırdığım adeta şok geçirdiğim manzaradan çektim.
"Ee bakışarak hasret giderme vaktiniz bittiyse. Artık konumuza dönelim."
Gözlerimi Ateşten çekerek Barışa çevirdim. O zaten bana bakıyordu. Gözlerinde telaş vardı, neyin telaşıydı bu. Benim için mi telaşlanıyordu?  

Benim gözlerim dolmuştu, her an yıkılacak gibiydim. Karşımda gördüğüm çift Annem ile Babamdı. Tam karşımda sapasağlam duruyorlardı. Kafayı yemiş olabilir miydim. Ben gerçekten kafayı yemiştim sanırım.

Barış durumumun iyi olmadığını anlamış olacak ki yanıma gelerek kolumdan tuttu. Dolu dolu gözlerimi ona çevirerek yalvarırcasına baktım ona. Elimle annemgilin olduğu yeri gösterdim.
"Onlar gerçekte yoklar değil mi? Ben halüsinasyon görüyorum değil mi?" Yalvarırcasına sordum ona. Onun vereceği olumlu cevabı bekliyordum.

Barış kabullenmişçesine başını önüne eğdi.
"Hayır, hayır Barış hayır, hepimiz halüsinasyon görüyor olmalıyız. Böyle bir şey olamaz." Çıldırmış gibi hızlı hızlı gidip gelerek konuşuyordum. Bakışlarımı yine annem ile babama çevirdim. Babam dolu dolu gözlerle bana bakıyordu, annem ise çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Benim de gözümden bir damla yaş o an düştü.

"Kızım"
Duyduğum, yorgun ve bitkin kadın sesiyle anneme çevirdim bakışlarımı. Sesini duyar duymaz beynimde şimşekler çaktı adeta. Küçüklük yıllarıma dönmüş gibi oldum, anılar zihnimde belirdi.
"Siz gerçek misiniz?"
Diyerek bi kaç adım yaklaştım onlara daha da ilerleyecektim ki Barış kolumdan tutarak durdurdu. Farkında olmadan Ateşe de yaklaşmış oluyordum çünkü.

"Barış onlar öldüler, yıllar önce trafik kazasında kaybettim ben ailemi, bunlar kim?"
Diye sordum, Barış dönerek. Gözleri yapma der gibi bakıyordu. 'Yapma bunu kendine, bu durumu kabullen, onlar ölmedi.' Diyordu sanki. Kafamdan tutarak göğüsüne yasladı.

"Eeh yeter artık. Sabrım kalmadı. Hakkım olanı almaya çok yaklaştım. Senin de sonuna çok yaklaştık Barış komiser, ah pardon sen gerçek bir komiser bile değilsin dimi, doğru. Ne demeliyim peki? Casus komiser felan mı demeliyim? Sen söyle Barış."

Ben bugün neler duyuyordum, neler görüyordum böyle. Barışın göğüsüne yaslı duran kafamı kaldırdım. Barış sessiz kalıyordu, iddiaları kabul ediyordu yani. Sorgularcasına onun gözlerine baktım. Gözlerime bakmadı bile, kaçıyor gibiydi. Çenesinden tutarak göz göze gelmemizi sağladım.
"Doğru mu söylüyor?"
Gayet net bir soru sordum sert ama bir o kadar da bitik sesimle.
Bu gün ikinci defa gözlerini kaçırarak kafasını eğdi. Yüzüme hayal kırıklığı ile dolu olan bir sırıtış yerleşti. 

Yine dikkatleri üzerine çekerek konuştu Ateş.
"Neyseki daha konuşacak çok vaktimiz var. Acelemiz yok nasıl olsa."
Dedi, herkes daha ne olduğunu anlamadan. Gelen silah sesleri ve bizim tüm adamlarımızın neredeyse dört katı kadar olan adam sayısı ile ne yapacağımı bilemedim. Etrafımızda ve büyük ihtimalle bahçede bizi korumak ve operasyon için görevli olan görevlileri etkisiz hale getirmişlerdi.

Gece'ci AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin