DÖVMECİ

334 28 1
                                    

Yorum yapmayı, düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın.

İYİ OKUMALAR♠️

Eve adımımı attığımda yorgunluktan her an yere yığılacak derecedeydim. Görevden bittiğinde direkt evlere dağıldık.

Eşyalarımı salona bıraktıktan sonra, elimdeki telefonla odama geçtim. Telefonu yatağın üstüne fırlattım. Üstümdeki elbiseyi çıkartıp, normalde soyunma odamda olan elbiselerin yanına asmak yerine, odamdaki dolabıma astım.

Saçımı güzelce taradıktan sonra, duşa girmem gerektiğini fark ettim. Saçlarım yağlanmıştı ama şuan aşırı üşeniyordum. Saçlarımı ellerimle düzelttim ve ihtiyacımı karşılamak için banyoya girdim. İşim bittiğinde ellerimi yıkarken kafamı kaldırıp aynadan yüzüme baktım.

Kaşım patlamıştı ve yanağımda ufak bir morluk vardı. Bunların olduğundan haberim yoktu. Dolabın içinden krem aldım. Kaşıma ve yanağıma iyice dağıttıktan sonra yerine koydum. Yorgunlukla kendimi yatağa attığımda anında gözlerim kapandı.

Sabah Rüzgarın sesiyle kalktım. Hızla odamdaki banyoya girip günlük rutinlerimi hallettim. Çıkarken aynadan kendime baktığım, düne göre biraz daha morluğu geçtmişti ve kaşımda kabuk bağlamıştı. Banyodan çıkıp salona geçtim.

Bakıcı gelmişti ve evi temizliyordu.
"Günaydın Sevda abla. Niye uğraşıyorsun ben temizlerdim."
"Yok kızım ne olacak sanki, sen çalışıyorsun yorgun oluyorsun"
Sözünü bitirdikten sonra kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzünü anında telaş bürüdü.

Hızla yanıma geldi ve yüzüme dokundu.
"Ne oldu sana?"
"İşte, görevdeyken oldu."
"Niye böyle çok zarar göreceğin görevlere gidiyorsun ki evladım."
Daha ne zorluklar görecektim bu neydi ki Sevda abla.

"Çok bir şey yok ya, geçer bi iki güne"
Dedikten sonra bende kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa geçtim. Bi anda bugün biraz daha erken çıkmaya karar verdim. O yüzden hızla kendime ve diğerlerine kahvaltı hazırladım.

Kahvaltımı yaptıktan sonra oğlumla vedalaşıp evden çıktım. Yarım saat içinde de emniyetteydim. Kantinden iki çay aldım ve içeri girdim. Büyük ihtimalle sadece Barış komiser vardı. Normal saatten erken gelen bir tek o oluyor çünkü.

Asansörden indiğimde etrafı bi kolaçan ettim. Hiç kimse yoktu. Ayağım ile kapıya vurdum, içeriden ses gelmeyince dirseğimle, çaylara dikkat ederek kapıyı açtım. Odada kimse yoktu. Diğer odanın kapısını açmak için, çayları yan taraftaki masanın üstüne koydum. Cebimdeki anahtarı alıp kapıyı araladım.

Kafamı kapı arasından sokup baktığımda, Barış komiser masada oturuyordu ve başı öne eğikti.

"Güna-
Lafımı yarıda kesmeme sebep olan şey Barış komiserin uyuyor oluşuydu. Üstünü ve makyajını inceledim, dünkü gibiydi. Ne yani bu adam eve gitmemiş miydi? Tüm gece boyunca burada çalışıyor muydu?

Ağır adımlarla yanına ilerledim. Hemen dibinde durdum ve yüzünün hizasına gelmek için yere çömeldim. Peruğunu çıkarmıştı ama yüzündeki makyaj hala duruyordu. Uyurken bile yüz hatları sertti. Bi kaç saniye daha baktıktan sonra, belindeki silahı fark ettim. Silahın onu rahatsız ediyor olmalıydı.

Silahını çıkartmak için elimi belime götürdüm.
Tam silaha dokunduğum anda boynumdan tutulup masaya sertçe yatırılmam ve sırtıma masanın üzerindeki bir süsün batması bir oldu.

Acıyla inledim. Masa süsü sanırım sırtıma girmişti.

Yüzümün hemen dibimde hızla nefes alıp veren ve üzerime abanan Barış komiser, kendinde değil gibiydi. Gözleri baygın baygın bakıyordu.
Hala boynumu sıkan elleri ile nefesim kesiliyordu. Ellerim ile koluna vurup kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.

Gece'ci AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin