GÖREV

389 29 1
                                    

Bölüm şarkısı- Grandson- Blood// Water

İYİ OKUMALAR ♠️


Akşama doğru ikindi civarında son kez diğer iş arladaşlarımla felan konuşup tanışıp eve doğru yola çıktım. Yoldayken bakıcıyı aramak için telefonuma uzandım. Oğlumu özlemiştim, telefon bi kaç çalışta açıldı ve Rüzgarın sesi geldi.

"An-nee"
"Annem, nasılsın"
Rüzgarın gülüş sesi ve anne diye sayıklama sesleri geliyordu. Telefonu Rüzgarın elinden alan bakıcının sesi geldi.

"Nasıl gidiyor"
"İyi karnını doyurduk Rüzgar beyin, şimdi de evin içinde oyuncaklarıyla oynuyor"
"İyi bakalım, bi sıkıntı çıkardı mı sana"
"Çok değil arada bi mızmızlandı anne anne diye ama hallettim öerak etmeyin"
"Tamamdır ben de geliyorum birazdan ben geldiğimde çıkabilirsin istersen"

Arabayı park edip içinden eşyalarımı aldım ve asansöre geçtim. Bi kaç dakikanın ardından evin kapısına vurduğumda Rüzgarın içeriden bağırma sesi geliyoru.
"An-nee, Anneee"
"Evet Rüzgar bak anne gelmiiş"
Diyerek kucağındaki Rüzgarla kapıyı açtı. Hemen boynuma atlayan oğluma sıkıca sarıldım ve cennet kokusunu kokladım.

Bi kaç saat sonra saat neredeyse on ikiye yaklaşıyordu. Rüzgarı uyutmuş bende laptopun başına makarnamı yiyordum. Bu saate yemek neden yenmesin değil mi? Makarnamı bitirip bulaşık makinesine attım ve her yerin ışığını kapatıp son kez kontrol etmek için Rüzgarın odasına gittim.

Üstünü açmıştı yine çok deli uyuyordu. Üstünü örtüp alnını öptüm.
"İyi geceler miniğim"
Tam odadan çıkacak Rüzgarın uykusunda sayıklamasını duydum.

"Ba-baa, ba-ba"
Olduğum yerde kaskatı kesildim. Kendime geldikten sonra kafamı çevirdim. Uyuyup uyumadığı kontrol ettim. Uyuyordu uykusunda babasını sayıklıyordu. Anında gözlerimin dolmasını engelleyemedim.
"Ba-ba"
Kafamı önüme eğdim ve gözümden akan damla elmacık kemiğimden halıya düştü.

Ağır adımlarla kapıya ilerleyip yavaşça kapıyı örttüm ve kendi odama geçtim kendi kapımı zar zor kapatıp tutmayan ayaklarımla yere çöktüm. İçimde buraya geldiğimden beri bi boşluk vardı ve bu boşluğun oğlumun içinde de olduğunu görmek çok acı veriyordu. Kafamı dizlerimin arasına gömüp sessiz hıçkırıklarla içimi döktüm.

Sabah kalktığımda ağlayarak uyuya kaldığımı fark ettim. Başım ağrıyordu daha doğrusu sanki üzerimden tır geçmiş gibi her yerim ağrıyordu. Ayağa kalktım banyoya girip işlerimi hallettikten sonra kafamı kaldırıp aynadan kendime baktım. Berbattım.

Gözlerim şişmiş, göz altlarım morarmış, saçlarım tamamen birbirine girmiş, üstüm başım dağılmıştı. Saçlarımı yardımcı spreylerle açtım ve taradım hemen ardından sıkı bir topuz yaptım. Yüzüm için de gözlerimin şişliklerinin inmesi için biraz bekliyecektim. Banyodan çıkıp Rüzgarın odasına baktım hala mışıl mışıl uyuyordu.

Salona geçip telefondan saate baktığımda sabahın dokuzu olduğunu fark etmiştim. İşe geç kalmamak için hemen kahvaltı hazırladım o sırada da Rüzgar çoktan uyanmıştı. Rüzgarı yemek sandalyesine oturtup önüne yemeğini koydum. Kendim de kahvaltımı yaparken kapı çaldı. Bakıcı gelmişti.

"Bizde yeni yemek yiyordum gel beraber yiyelim"
"Yok sağolun ben gelirken çok yedim tıka basa doluyum"
Kendin bilirsin anlamında kafamı salladım ve kahvaltıma devam ettim. Ardından hızlıca hazırlanıp zar zor Rüzgarla vedalaştım ve evden çıktım. Dün akşamdan beri Ayça ile konuşmamıştım.

Yaklaşık yirmi dakika sonra emniyet müdürlüğününün önüne aracı park edip içeri geçtim. İçeri girdiğimde direk gözüme Selim çarptı etrafına dört tane kızı almış eline çay hepsiyle gülüşerek konuşuyordu. Beni görünce çayı hemen bıraktı.
"Ah Gececiğim gelmiş ben bi onun yanına gideyim kızlar hadi sizin sohbetiniz bol olsuun"

Gece'ci AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin