ABİ

276 32 18
                                    





İYİ OKUMALAR♠️



Barış komiser.
Onun burada ne işi vardı? İçeri nasıl girmişti? Kafamdaki soruları bi kenara attım. Hala harekete geçmemiş camdan, siyah kapüşonu ile yüzünün çoğunu gizlemiş Barış komiser ile bakışıyordum. Onu vücut tipinden tanımıştım aslınsa çünkü yüzü kapalıydı. Normal birine göre oldukça kalıplı ve geniş omuzluydu. O bol kapüşonlunun içinden bile fışkıracak gibi duruyordu.

Yere eğik kafasını ağır şekilde kaldırarak tam gözümün içine baktı. O sırada dışarıda yağmur çiseliyordu ve bir şimşek çaktı her yer bi kaç saniyeliğine aydınlandı ve onun yüzündeki o hin sırıtışı gördüm. Buna rağmen güven duygumdan hiçbir azalma olmadı.

Üzerindeki kapüşonlunun cebinde duran ellerinden birini çıkardı. Hepsini ağır çekimde yapıyordu sanki, yada ben çok dalmıştım. Yine standart erkek vücuduna göre oldukça büyük, kemikli ve damarlı elinden baş ve orta parmağını kullanarak beni yanına çağırmak için işaret yaptı.

Bi kaç saniyede anın etkisinden çıktıktan sonra evi dinledim, evde hiç ses yoktu. Ateş hala uyuyor olmalıydı. Tamamen emin olduktan sonra kapının kilidini sessizce çevirdim ve kapıyı araladım. Soğuk anında bedenime işlemişti. Sessiz ama hızlı adımlarla dışarı çıktım ve kapıyı yarım açık bıraktım. Saçlarım yoğun rüzgardan uçuşuyor ve yağmurun hızlanmasıyla ıslanıyordu.

İçime kadar işleyen keskin ve yakıcı bakışlarının üzerimde olduğunu biliyordum ama rüzgardan uçuşan saçlarım görüş açımı engelliyordu ona bakamıyordum. En sonunda yanına vardığımda beni yanına çekti. Bulunduğu yer iki ağaç arasında kalmış yağmurun ve rüzgarın etki etmediği karanlık bir yerdi.

Zaten kısıtlı olan alan yüzünden oldukça yakındık. Ondan kısa olduğum için kapüşonun altından yüzüne bakıyordum. Beni gözleriyle hasar kaydı yaparmış gibi süzüyordu.
"İyisin?"

Boğuk ama güçlü sesini duyduğumda kendimi daha da güvende hissettim. Bu adam nasıl beni bu kadar etkileyebiliyordu? Lanet olsun.

"İyiyim. Sen de iyisin?"
Ona aynı şekilde karşılık verdim. Bu soruma şaşırmış olmalıydı çünkü ona her zaman barış komiser derdim.
"Sen? Senli benli olduk demek."
Bunu memnun bir sırıtışla söylemesi sinirlenmediği hatta hoşuna gittiği anlamına geliyordu.

"Şu an emniyette veya bir görevde değiliz. Sana saygı veya emir kipiyle konuşma gibi bir zorunluluğum yok yani."
Hızlı hızlı konuşarak kendimi akladım. Ben sözümü bitirene kadar yüzündeki memnun sırıtışla beni dinledi. Bu adam niye suratımı böyle inceleyerek sırıtıyor.

Ben de ona aynı şekilde karşılık veriyordum. Üstten üstten bakmasına rağmen alttan alttan ona dikleniyordum.
"Neden buradasın?"
"Bunları vermek için."
Dedi ve cebinden siyah bir poşet çıkardı.

"Dinleme cihazları, kameralar, kendini koruman için bir kaç silah ve en önemlisi telefon var içinde. Eğer bir sıkıntı olursa anında beni haberdar ediyorsun."
Uzattığı poşeti alıp içini açtım ve kısa bir göz gezdirdim.

"Tamam."
"Güzel"
Aklımda bir soru vardı ama şu an zamanımıydı bilmiyorum. Sormak ile sormamak arasında bir çizgideydim. Kendimle çelişiyordum.
"Sor" dedi, beni anlamış gibi.
"Hı" dedim anlamamazlıktan gelerek.
"Aklına takılan şeyi bahsediyorum, sor Gece"

Hayda, nerden anladı bu adam?
"Önemsiz, neyse ben gideyim."
Dedim ve arkamı döndüm gitmek için. Ama o an kolumdan tutulup hızla geri çekilmem ile Barış'a tosladım. Kafam sert göğsüne çarptı ve cidden acıdı.

Bırakmayacağını açık açık belli ediyordu. Ben ise ağzımdaki baklayı çıkarmaya karar verdim. En fazla ne olabilirdi ki?

"Sadece bunları vermek için mi geldin?"
Sorduğum soruyla yüzündeki ifadesiz suratı değişmedi ama gözlerinde bi kaç his yakaladım gibi.

Gece'ci AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin