Ertesi hafta herşey daha güzel gidebilirdi. Düzgün gitseydi ne olurdu ki(!)?
"Vay Ross, n'aber eski dostum?" diyen sesle arkasını döndü Ross. Lynn, sırıtmış ona bakıyordu. Ross'un yumrukları, istemsiz bir biçimde sıkıldı. Bu çocuk, sinirlerini bozuyordu.
Hafızası yavaş yavaş geri geliyordu. Gerçi hafızası geri gelmese dahi bu çocuktan nefret ettiğini biliyordu. Bu çocuğun, iğrenç sırıtması, bir sıçanı andıran yüzüne hiç de yakışmıyordu. Tanımasanız bile, ne kadar kötü biri olduğunu anlardınız.
"Ne istiyorsun, Lynn?" dedi, bütün nefretini kusmak istiyordu bu sıçan kılıklı çocuğa.
"Hiç," dedi dudaklarını büzerek, Lynn. "Belki Laura ile işin bitince bana verirsin diye düşünmüştüm. Adamım, kız çok iyi öpüşüyor, başka becerileri var mı, merak ediyorum da."
1...2...3...4.- Hayır, olmuyor!
"Bak oğlum, Laura'dan uzak duracaksın. Yoksa sana neler yapabileceğimi bile düşünemezsin!"
Nasıl olduysa Ross yumruk atmamayı becermişti. Belki de hâlâ canı yandığındandır, çünkü bu konu onu rahatsız ediyordu. Sanki bir ayrıntı gizliydi. Laura, ona her şeyi anlatmamış gibiydi. Birşey saklıyordu. Ve nedense bu konu çok önemliymiş gibiydi.
"Tamam," dedi, Lynn. "Öyle diyorsan. Neyse ilişkinizde iyi şanslar!" dedi ve arkasını döndü. Bir-iki adım atmıştı ki Ross rahat durmadı.
"Hey, Lynn!" diye bağırdı. Bizim sıçan kılıklı hemen arkasını döndü. "Efendim?" dedi.
"Çok iyi öpüşüyor, dedin. Onu öpen sen değil miydin?"
Ve işte gerçeklerin kilit sorusu. Bunu yapmamalıydın, Ross.
"Hayır, dostum. Ben sana böyle birşey yapar mıyım? Laura'nın yanına gittiğimde beni çekip öpen oydu." dedi, Lynn. Nedense sözlerinde bir yalana rastlayamıyordu, Ross. Sözleri çok içtenmiş gibiydi. Bu da çok can sıkıcıydı.
"Bana şu olayı baştan sona anlatır mısın?" demişti bile, bundan sonrası onun suçuydu.
"Tamam, demek hâlâ hafızan tam yerine gelmemiş. Gel, otur şöyle." dedi ve yanlarında duran bankı gösterdi. Birlikte oturdular ve Lynn anlatmaya devam etti.
"Kız kardeşim Ashley ile çıkmaya başlamıştınız, yani durmadan başımın etini yiyip duruyordu. Yok Ross öyle, yok Ross böyle... Alınma ama dostum, cidden sıkılmıştım. Neyse ne, sonra bir gün, bir beden dersinde seni öpmüş bu salak kardeşim. Laura da sizi görmüş, okulun karşısındaki parka gelmişti. Ben de okuldan kaçmış parka gitmiştim. Laura beni görür görmez de yanıma geldi ve anlatmaya başladı. Sonra da bana öylece bakmaya... Ben daha ne olduğunu anlayamadan da dudaklarıma yapıştı. Geri çekildiğinde de arkasını dönüp koşmaya başladı.
Benim bildiğim bu kadar ama birkaç duyuma göre kaza yüzünden hep kendini suçlamış. Öyle diyorlar."
Dudaklarıma yapıştı, bu cümle, gerçek miydi?
"Doğru söylediğini nereden bileceğim? Her ne kadar hafızama o kadar çok geri sahip olamasam da bizi kaç kere ayırmaya çalıştığınızı hatırlıyorum." dedi. Lynn, kafasını yavaşça salladı.
"Biliyorum," dedi. "Ama inan ki yalan söylemiyorum. Be-ben değiştim, Ross. Geçen iki yılda çok şey oldu. Hem de çok şey. Insanlar değişir, lafını hiç duymadın mı? Bu laf doğru, insanlar değişir." Ve sonra da ağaya kalktı. Üstünü silkeledi ve ona döndü. "Seninle daha iyi bir dost olmak isterdim. Görüşürüz, Ross." Sonra da yürümeye başladı.
Ross'un kafası karışmıştı, Lynn ne ima ediyordu? O iki yılda yaşanan çok şey de neydi? Ve asıl soru: Laura neden yalan söylemişti?
Tanrım, kafam çatlayacak, diye düşündü.
Banktan kalktı ve yürümeye başladı.O tanıdık zil melodisi kulaklarını doldurdu. Birkaç saniye sonra da kapı açıldı. Laura, yüzündeki gülümsemeyle ona bakıyordu. Üzerinde mavi, birazcık kısa bir elbise vardı. Saçlarını at kuyruğu biçiminde toplamıştı.
Bu kadar güzel olmak zorunda değildi, diye düşünemeden edemedi, Ross.
"Hoşgeldin, bi'tanem. Gel, evde kimse yok." dedi Laura ve gözden kayboldu.
Amacını unutma, ona kızgın kalmalısın. Ne kadar güzel olduğu umrunda değil, sana yalan söyledi. Kandırdı seni, kızgın ol, kızgın...
Kapıyı kapatırken düşündüğü tek şey bunlardı. Ona kızgın kalmalıydı. Ama bunu nasıl becerecekti ki?
Derin bir nefes verip koltuğa, Laura'nın yanına oturdu. Laura gülümseyerek elini tuttu.
"Seni ne kadar özlediğimi bilemezsin, Ross." dedi. Sesi sanki bir transtaymış gibi çıkıyordu. Önüne düşen bir tutam sarı saçı geriye attı ve Ross'a yaklaşmaya başladı. Yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı... Dudakları birbirine kilitlendiğinde bir an için, bir an için kızgınlığı geçer gibi oldu.
Bu dudaklarla Lynn'i öpmüştü, diye hatırlattı kendine.
Laura'yı, omuzlarından tutup itti. Laura, ona şaşkın şaşkın bakarken, farkında olmadan kaşlarını çattığını hissetti.
"Bak," dedi. "Bana yalan söylemeni istemiyorum. Sadece bir kez soracağım, tamam mı? Bir kez. Lynn'ı neden öptün?" Sesinde hafif bir kırgınlık ve çok fazla öfke vardı.
Laura,ona baktı. Gözleri dolmaya başlamıştı. Başını yere eğdi, elleriyle gözlerini sildi. "B-be-ben çok üzgünüm. B-bilmiyorum, çok çok çok üzgünüm. Bana inan, isteyerek yapmadım. Yemin ederim." dedi ve bir hıçkırık kaçtı boğazından. Ross, hiddetle ayağa kalktı. "Bir de isteyerek yapsaydın! Ya, sen nasıl yaptın bunu!? Bir de... Bir de beni sevdiğini söylüyordun. Söylesene, seviyor musun beni? Hâlâ âşık mısın bana! Ha, söyle!" dedi. Ellerini saçlarına daldırdı, sarı bukleler ellerinin arasında kaldı.
Laura burnunu çekti, yere eğdiği başını kaldırdı. "Ö-özür dilerim," dedi. "Ben... Cidden çok üzgünüm. Ç-çok kız-"
"Kızgındın, öyle mi! Ben de şuan çok kızgınım ama Ashley'i altıma almıyorum, değil mi!?" diyerek lafını böldü, Ross. Laura'dan bir hıçkırık daha yükseldi. Ross, kor gibi kızgın bakışlarını Laura'dan ayırmıyordu. Sinirle arkasını döndı ve kapıya yöneldi. Kapının kolunu tutmuş kapıyı açacakken Laura'nın ağlamaklı sesini duydu.
"Seni hâlâ seviyorum, sana hâlâ âşığım, Ross." dedi Laura. Ama Ross'un öfkesi dinmemişti ki, kapıyı çarparak evden çıktı.
§§§
"Aptal," dedi bir kez daha kafasını duvara çarparak. "Aptal, aptal, aptal, aptal..." dedi ve bir çığlık attı. "Aptal Laura! Ne diye saklarsın ondan? Belki o zaman bu kadar çok kızmazdı, sonradan öğrenince daha çok kızacağını biliyordun, aptal!! Diğerlerini öğrendiğinde ne bok yiyeceksin, ha!?" dedi ve telefonunu eline aldı. Bilmem kaçıncı kez aradığı numarayı tekrar çevirdi. Elliden sonra saymayı bırakmıştım-yarım saat içinde.
"Merhaba, ben Ross. Neden söyledim ki, zaten biliyorsunuz. Neyse, şuanda meşgulüm, mesaj bırakın!" dedi Ross'un telesekreteri tekrar. Onun sesiydi ama nedense kendini daha iyi hissettirmiyordu.
Sinirle telefonu yere fırlattı. Kapaklı telefonun kapağı açıldı ve kapandı. Laura da yere doğru çöktü ve kafasını kollarının arasına aldı. "Yalan söylememeliydim!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL AŞK
RomanceBu bir Raura hikayesidir ve aşkın üzücü ve neşeli yanlarını anlatır,Bu benim ilk hikayem sayılmaz ama burada yeni.Umarım beğenirsiniz, lütfen düşüncelerinizi açıklayın. Benim için çok önemliler.Ayrıca hikaye tutarsa bazen günde iki bölüm yayınlarım...